Üçüncü kişi şirketin asıl borçlu şirkete, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler, banka hesapları ile asıl borçlu ile 3. şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak , (her iki şirketin defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin (Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılması, 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü şahıs şirketten "kesinleşmiş ve muaccel" bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilmesi gerektiği- Ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda, taraflara HMK 220/3 ve 222/5 hükümlerindeki ihtarı içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, defter kayıtlarının aksinin senet le ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi için, aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanması ve hukuki işlemi muhtemelen göstermesinin zorunlu olduğu- Bu koşulu taşıyan elektronik verilerin de delil başlangıcı teşkil edebileceği-
İcra takibine konu faturaların her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu dikkate alındığında faturaya konu olan malların davalıya teslim edildiğinin ispat edildiği kabul edilmesi ve bu bağlamda icra takibine yapılmış olan itirazın iptaline kararın verilmesi gerektiği- Faturaya bağlı bir borcun likit ve belirlenebilir bir borç olduğu dikkate alınarak davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davasında, malı depolayan dava dışı şirketin beyanı dışında malın teslimine dair hiç bir delil bulunmadığı görülmekle, mahkemece "davalının, davacının defterlerine de delil olarak dayandığı, davacının defterlerini ibraz etmediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- HMK. 222/5 gereğince işlem yapılabilmesi için, ispat yükü kendisinde olan tarafın münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayanması gerektiği, davalı, delil listesinde davacı defterleri yanında sair delillere de dayandığından, davalının malın teslimini ispat edemediği göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği-
İspat fonksiyonu HMK'nun 222. maddesinde düzenlenen borçlunun ticari defterleri ve belgeleri incelenmeden karar verildiğinden, mahkemece borçlu şirketin ticari defter ve kayıtlarının HMK.nun 221. maddesi uyarınca ibrazı sağlanarak, üçüncü kişinin dosya borçlusu şirkete tekne satışı ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı, 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği tarih itibariyle üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş ve muaccel bir borcun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları ile 3. kişi şirketin ticari defterleri karşılaştırmalı olarak incelenerek yeniden bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, bu sebeple ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda taraflara HMK'nun 220/3.maddesi ve HMK'nun 222/5. maddesi ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK'nun 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, davalı tarafından inkâr edilen sözleşme ilişkisinin ve sözlü sipariş verildiği iddiasının, kesin ve yazılı deliller ile ispatlanamadığı; hatırlatılmasına rağmen akdin varlığı konusunda yemin teklif etme hakkının kullanılmadığı, dolayısıyla davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen  direnme kararının yerinde ve  doğru olduğu-
Yasa'ya uygun tutulmayan defterlerin sahibi lehine delil teşkil edemeyecek ise de aleyhine delil teşkil edebileceği-
İİK. m. 89/4'e  dayalı açılan tazminat davasında, tazminat talebine konu haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, haciz ihbarnamesine itiraz eden 3. şahsın takip borçlusuna muaccel hale gelmiş, kesin bir borcunun bulunup bulunmadığı tespit edilecek olup, yalnızca borçlunun defter ve belgelerinin incelenmesiyle yetinilip, üçüncü kişi şirketin defter ve belgelerinin incelenmemesinin hatalı olduğu- Usulüne uygun tutulmadığı tespit edilen borçlu defterlerinin HMK. m. 222'ye aykırı olacak şekilde hükme esas alınmayacağı-
HMK'nın 222/5. maddesindeki düzenlemenin somut olaya uygulanabilmesi için, karşı tarafın ticari defterlerine dayanan tarafın başkaca hiçbir delile dayanmaksızın münhasıran karşı tarafın ticari defter kayıtlarına dayanması gerektiği- Davalıların kabul ettikleri belgelere yönelik olarak ödeme iddiasında bulunduğu ve bu iddialarını ispat için bir kısım ödeme belgeleri sundukları- Davalı yanın, bağlantılı bileşik ikrar niteliğindeki bu savunması ile ispat yükünü üzerine aldığı- Davalılar, delil olarak münhasıran davacının ticari defterlerine dayanmamış olduğundan, davacının sunduğu ticari defter kayıtları sıhhatli olmasa da davalıların ödeme iddialarının defter kayıtlarından bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği- O hâlde, Mahkemece, öncelikle davalıların isticvabı ile dip koçanlarını sundukları 27 adet belge yönünden beyanlarına başvurulması ve bu belgeler yönünden davalıların imza incelemesi talepleri konusunda bir değerlendirme yapılması; ardından, üzerindeki imzanın davalılara ait olduğu tespit edilen belgelerle ilgili olarak ispat külfetinin ödeme iddiasında bulunan davalılarda olduğu gözetilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarının yer aldığı CD'de davalı borçlu şirketin yetkilisi olan şahsın davalı 3. kişinin de temsilcisi olduğunun, tasfiye memuru olarak işlem yaptığının, dava konusu tasarruf işlemini de davalı borçlu adına ve davalı 3. kişi adına vekaleten şirket yetkilisi olan şahsın yaptığının anlaşıldığı, davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında organik bağ olduğunun anlaşılmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun kabulü gerekeceği- Uygulamada çeklerin keşide tarihlerinden önce düzenlendiğinin ve keşide gününde ibraz edildiklerinin de sık rastlandığı, davacı vekilinin beyanlarına göre takibe konu çeke dayalı yapılan takibin dayanağının davalı borçlu ile yapılan ticaretten kaynaklı olduğunun, bu ticari ilişki neticesinde de faturalar kesildiğinin, fatura tarihlerinin çek keşide tarihinden öncesine dayandığının iddia edildiği, dosyaya da fatura örneklerinin ibraz edildiği, o halde davacı alacaklı ile davalı borçlu şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin başladığı yani borcun gerçek doğum tarihini tespit edebilmek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini saptayabilmek için davacı alacaklının ve davalı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun doğum tarihinin belirlenmesi, daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-