İhtarnamelerin çıkartıldığı adresin, borçlunun takip dayanağı ipotek belgesi veya kredi sözleşmesinde yazılı adreslerden biri olmadığından, İİK'nın 150/ı maddesi gereğince geçerli ve dolayısıyla usulüne uygun bir tebligat olmadığının kabulü gerekeceği, bu durumda, yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi borçlu hakkında, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi yapılmasının mümkün olmadığı-
Borçlunun kredi sözleşmesinde ve ipotek akit tablosunda bildirilen adresine çıkarılan hesap kat ihtarının, "adresin kapalı olduğu, muhatap borçlunun adreste tanınmadığı" şerhiyle tebligatın iade edildiği, oysa ki, muhatap borçlunun bir adres değişikliğinin olmadığı, daha sonrasında icra emrinin de aynı adreste muhatap borçluya bizzat tebliğ edildiği anlaşıldığından, ihtarname tebliğinin usulsüz olup, hukuki sonuç doğurmayacağı, bu durumda; usulüne uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığı-
Şikâyetçi ipotek veren sıfatı ile takipte yer aldığı için bu takipteki sorumluluğunun ipotekli taşınmaz ile ve ipotek limiti kadar olduğu, ipotek veren üçüncü kişinin aynı zamanda ipoteğe konu alacak için müteselsil kefil olsa dahi söz konusu takipte ipotek limiti üzerindeki takip alacağının kısmının ipotek veren şikâyetçiden istenmesinin mümkün olmadığı-
İpotekli taşınmaz maliklerine icra emri gönderilebilmesi için, ipotek akit tablosunun kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içermesi ve alacaklı tarafından, borçluların kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekeceği, bu hususun, kamu düzeninden ve ilamlı takip yapma şartı olup, İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tâbi olduğu ve mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği-
İlk ara kararın halen ayakta olduğu anlaşılmakla borçlu şirket yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan ipotek verenler yönünden de ipotek verenlerin maliki olduğu taşınmazların satışının mümkün olmadığı- Asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği (İİK. mad. 149)- Asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının, hem söz konusu kararın niteliği gereği, hem de zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle ipotekli taşınmaz malikleri yönünden sonuç doğurmayacağının kabul edilemeyeceği- İpotekli taşınmazın malikleri hakkında verilmiş iflas erteleme veya ihtiyati tedbir kararı bulunmasa da, takip, asıl borçlu şirketin borçlarından dolayı ve söz konusu şirket lehine verilen ipoteğe dayalı olarak başlatıldığından, iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir ve daha sonra verilen iflasın ertelenmesi kararları kapsamında İİK. mad. 179/b gereğince, ipotek konusu taşınmazların satışı gerçekleştirilemeyeceği-
İpotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı- İİK. mad. 150/ı uyarınca, "hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılmasının, TMK.'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçeceği", bu hususun ilamlı takip yapma şartı olup, mahkemece resen nazara alınması gerektiği- Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu muacceliyet ihtarına ilişkin tebliğ parçası borcu söndüren nitelikte bir belge olmasa da takip şartına ilişkin olduğu ve takip talebinde de anılan belgeye dayanıldığı gözetildiğinde, mahkemece şikâyetin mahiyeti gereği duruşma açılarak, takip şartlarının oluşup oluşmadığının re'sen araştırılması gerektiği- Tensip tutanağı ile muacceliyet ihtarı tebliğ şerhi örneğinin sunulması için alacaklı vekiline verilen kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadığından usulüne uygun olmadığı- "Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgeyi, cevap dilekçesi ekinde sunmuş olması hâlinde duruşma açılması gerekmeyeceğinden, hâkimin duruşma açılmaması yönündeki takdir hakkının yasaya uygun olduğu, temyiz aşamasında sunulan belgeye itibar edilemeyeceği ancak kesin sürenin usulüne uygun olmadığı belirtilerek yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının ipotekli taşınmaz maliki yönünden de sonuç doğuracağı-
Bölge Adliye Mahkemesince, "HMK. mad. 353/1-a-6 gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması gerekirken, bir kısım talepler yönünden işin esasına da girilerek, şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddi, alacaklı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile çelişkili şekilde hüküm kurulması mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Krediyi kullanan borçlu, noter aracılığı ile 8 gün içinde hesap özetine itiraz ettiğini ispat ettiği takdirde, krediyi kullandıran tarafın, İİK. mad. 68/b çerçevesinde alacağını diğer belgelerle ispat edebileceği, bu kuralın, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak denetlenmesi zorunlu olduğu- Kredi kuruluşunun talebi üzerine ilgili noterlikçe ihtarname borçluya tebliğ edildiğine göre, ipoteğin limit ipoteği olması ya da ihtarnameye süresi içinde itiraz edilmesinin, borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyeceği. ancak, borçlunun hesap özetine 8 günlük süre içerisinde itirazda bulunmuş olması sebebiyle, hesap kat ihtarnamesinde bildirilen alacak miktarının kesinleşmemiş olduğu ve bu durumda, alacaklı bankadan İİK'nun 150/ı ve 68/b maddelerinde yazılı belgeler istenip, bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-