İhtarnamenin borçluya tebliğ edildiğinden söz edilebilmesi için, kredi sözleşmesinde bildirilen adresin değiştirilmiş ve yeni adresin bildirilmemiş olması gerektiği; eğer kredi sözleşmesinde bildirilen adres değiştirilmemiş ise ihtarnamenin Tebligat Kanunu hükümlerine göne usulüne uygun olarak borçluya tebliği gerektiği- Somut olayda; takip dayanağı belgelerin incelenmesinden, borçlunun kredi sözleşmesinde bildirilen adresinin ... olduğu, hesap kat ihtarının “Villa Verde Pansiyon ... ... " adresine tebliğe çıkarıldığı, ihtarnamenin tebliğ edildiği adresin genel kredi sözleşmesinde gösterilen adres olduğu, adresin sürekli kapalı olduğu, muhatap borçlunun adreste ismen tanınmadığı şerhiyle tebligatın iade edildiği, muhatap borçlunun adres değişikliğine ilişkin beyanının bulunmadığı, daha sonrasında icra emrinin ,,,. " adresine tebliğe çıkarıldığı, “muhatap borçlunun çarşıda olduğundan birlikte ikamet eden eşi M.K.’a tebliğ edilmiştir ” şerhiyle usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin anlaşılmış olduğu-
Somut olayda; asıl borçlu ... Lda' ya çıkarılan hesap kat ihtarının, asıl borçlunun kredi yapılandırma sözleşmesindeki İstanbul/Türkiye adresine çıkarıldığı, adresten taşındığı nedenle iade edildiği görülmüş olmakla, şikayetçi ipotek malikleri ve müteselsil kefillerin adı geçen asıl borçlu şirkete yapılan hesap kat ihtarı tebligatının usulüne uygun olmadığı itirazını ileri süremeyecekleri gibi, bu hususun mahkemece de re'sen incelenemeyeceği- Kabule göre de Bölge Adliye Mahkemesince değişen adresin noter ihtarnamesi ile alacaklıya bildirilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; alacaklı banka ile borçlu arasında ek kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede İstanbul'daki adresin bildirildiği, tebligatın da bu adrese çıkarıldığı dolayasıyla tebliğ işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı, İİK'nun 150/ı ve 68/b maddelerinde 4949 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler bankalar lehine getirilmiş uygulamalar olmakla, banka aleyhine yorumlanmak suretiyle, hesap kat ihtarı tebliğinin yok hükmünde sayılması yönünde yapılan değerlendirmeye dayalı gerekçe olaya uygun olmayıp yerinde görülmediği-
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun "Kredi kartı" ve "Konut Finansman Kredisi" gibi Yasa'ya göre tüketici kredisi niteliğindeki krediyi kullanan borçluları diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla getirilmiş özel bir yasa olup bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borcun miktarı ve faizi yapılan özel sözleşmelerin koşullarında değerlendirilmesi gerekeceği- Kredi kartı alacağına ilişkin alacağın varlığı ve miktarı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından, bu durumda kredi kartı alacağı bakımından, takibe dayanak belgeler ilam niteliği kazanmadığından, İİK'nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilemeyeceği-
Hesap özetinin ipotek veren ...'e ipotek senedindeki “... adresine gönderildiğine ve borçlu tarafından adres değişikliği konusunda tapu sicil müdürlüğüne bir bildirimde bulunulduğu ileri sürülmediğine göre, ..... Noterliğinin ihtarnamesinin borçlu ... 'in ipotek senedindeki adresine ulaştığı tarihin hesap özetinin tebliğ tarihi olarak kabulü gerekeceği, bu durumda İİK.nun 148/a maddesi gereğince usulüne uygun muacceliyet ihtarının tebliğ edildiği ve TMK'nun 887. maddesinde öngörülen koşulun oluştuğu anlaşıldığından, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının doğru olduğu-
İİK. 150/ı uyarınca, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı- Kredi borçlusu şirketin kullandığı krediler sebebiyle alacağın kat edildiği, bir başka şirketin kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olduğu, şikayetçi borçlunun maliki olduğu taşınmazda şirketin asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere alacaklı banka lehine limit ipoteği tesis edildiği, yine takibe dayanak teşkil eden ve şirketin borçları sebebiyle borçlu ipotek verene bu sıfatla gönderilen ihtarnamenin şikayetçi borçlunun ipotek resmi senedi ve kredi sözleşmesinde yer alan adresine gönderildiği, ancak iade edildiği, buna göre şikayetçi borçluya gönderilen ihtarnamenin İİK. 68/b uyarınca tebliğ edilmiş sayılacağı, bundan başka ipotekli taşınmazın maliki üçüncü kişiye, hesap özeti, tazmin talebi ya da ödeme ihtarının gönderilmesinin zorunlu olmadığı- Şikayetçi borçlu hakkında ipotekli taşınmaz maliki sıfatıyla, diğer borçlular ile birlikte alacağın tahsili için TMK. 851 uyarınca ipotek limiti ile sınırlı olacak şekilde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmasında ve icra emri gönderilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmadığı-
Davacı borçlular tarafından hesap kat ihtarnamesine süresi içinde itiraz edildiğinden, hesap kat ihtarnamesinde bildirilen alacak ve faiz miktarı kesinleşmemiş olduğundan, somut olayda; alacaklı bankanın takip talebinde %54 oranında temerrüt faizi talep ettiği, mahkemece alınan asıl ve ek bilirkişi raporunda da; kredi sözleşmesi uyarınca, kısa vadeli ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının %20 fazlası uygulanarak %54 temerrüt faiz oranı belirlendiği anlaşılmış ve mahkemece rapor doğrultusunda karar verilmiş ise de; ne dayanak raporlarda ne de dosya içeriğinde kısa vadeli ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranına ilişkin bir veri bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan, temerrüt tarihi olan 24.05.2017 tarihi itibarıyla kısa vadeli ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranı tespit edilip temerrüt faizi hesaplanmak üzere Yargıtay denetimine imkan tanıyacak biçimde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, şikayetçi borçluya... 9.Noterliğinin 20.04.2016 tarihli...... yevmiye sayılı ihtarnamelerinin tebliğ edildiği, ihtarnamelere borçlunun yasal sekiz günlük süre içerisinde... 5. Noterliğinin 26.04.2016 tarihli.... yevmiye numaralı ihtarnameleri ile itiraz ettiğinin anlaşıldığı; bu durumda mahkemece borçlunun ihtarnameye itirazının İİK'nun 150/ı maddesinin göndermesiyle aynı Kanunun 68/b maddesi çerçevesinde bilirkişi incelemesi yapılarak değerlendirilmesi ve bu şekilde sonuca gidilmesi gerekeceği- Her ne kadar mahkemece, İİK'nun 150/ı maddesi hükmüne uygun olarak aynı Kanunun 68/b. maddesine göre değerlendirme yapılmak üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sadece 20.04.2016 tarihli ..... yevmiye sayılı ihtarname esas alınarak inceleme yapıldığı, borçluya takipten önce tebliğ edilen ve takip talebi kapsamında yer alan 20.04.2016 tarihli.... yevmiye sayılı ihtarnamenin değerlendirilmediği anlaşıldığından, mahkemece 20.04.2016 tarihli ..... yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesi de dikkate alınarak, borçlunun asıl alacak ve işlemiş faize ilişkin itirazları da değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İtiraz edilmemesi halinde, İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap kat ihtarnamesindeki miktar kesinleşmiş olmakla, alacak miktarına yönelik iddiaların artık icra mahkemesinde ileri sürülmesi mümkün olmayacağı, ancak İİK'nun 149/a maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 33/1-2. maddesine göre itfa veya imhal sebebiyle icranın geri bırakılması talep edilebileceği gibi, takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığı ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı ve yine işleyecek faiz oranı şikayet konusu yapılabileceği-
İİK'nun 150/ı maddesi uyarınca; krediyi kullandıran tarafça, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilen hesap özetine, borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde ihtardaki borç miktarının kesinleşeceği- Ancak böyle bir durumda borçlunun, ihtarnamede kesinleşen borç miktarına takip tarihine kadar işletilen faiz miktarına ve faiz oranına itiraz edebileceği- Somut olayda, İİK'nun 150/ı maddesine uygun şekilde asıl borçlu ve ipotek verenler adına çıkarılan hesap kat ihtarına asıl borçlu tarafından itiraz edilmediği anlaşılmadığından; İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap kat ihtarnamesindeki miktar kesinleşmekle ipotek veren taşınmaz maliki borçlu alacak miktarına yönelik iddialarını icra mahkemesinde ileri süremez ise de İİK'nun 149/a maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/1-2. maddesine göre itfa ve imhal nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep edebileceği gibi, takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığını ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarını, ayrıca işleyecek faiz oranını şikayet konusu yapabileceği-
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, 'hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır.' ve aynı Kanun’un 13. maddesine göre de, 'tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır' ve tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde de, 'tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı'nın hüküm altına alınmış olduğu-