İİK m. 150/ı'da belirtilen borçlu cari hesap teriminin her türlü cari hesap sözleşmesini kapsayacak genişlikte olmadığı- Borçlu cari hesabının, bankanın müşterisine tahsis ettiği kredi hesabı olduğu ve diğer cari hesap sözleşmelerinden farklı olarak müşterinin (krediyi kullananın) hep borçlu durumda olduğu ve bu nedenle bu maddede tanımlanan krediyi kullandıran tarafın ancak bir banka olabileceği- İİK m.150/ı koşullarında takip yapma yetkisine sahip alacaklının, "banka" veya "bu koşullarda kredi kullandıran finans kurumu" olabileceği- Bankadan alacağı temlik alanın, İİK m. 150/ı'da belirtilen nitelikte “krediyi kullandıran taraf” sıfatı bulunmadığından, bu maddede belirtilen koşullarda takip yapma hakkı da bulunmadığı ve bu durumda takip şartı oluşmadığından takibin iptaline karar verilmesi gerektiği (icra emrinin iptali ile yetinilmesini hatalı olduğu)-
Hesap kat ihtarnamesine borçlu tarafından itiraz edilmediğinde burada belirtilen borç miktarının kesinleşmiş olacağı (İİK m. 150/ı)- Borçlunun şikayeti üzerine, icra emrindeki asıl alacak miktarı, kat ihtarnamesinde kesinleşen toplam alacak miktarına göre düzeltildikten sonra, itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesindeki toplam alacağa hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faizi miktarı ve işleyecek faiz oranının alacaklının talebi ve kredi sözleşmesi hükümleri göz önüne alınmak suretiyle bilirkişi incelemesi ile tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı bankanın İİK’nın 150/ı maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapabilmesi kat ihtarının tebliğine bağlı olup bu hususun takip şartı olduğu-
Borçlunun şikayetinde ipotek akit tablosunda yer alan .......................... adresinde halen oturduğunu ve icra emrinde de bu adresin tebligat adresi olarak bildirildiğini, İİK 150/ı gereği tebligatın yapılmadığı iddiasında bulunduğu, icra emrinin borçluya ............................. adresinde karşı komşunun işe gittiği şerhiyle tebliğ edildiği ve borçlu tarafından tebellüğ edilerek şikayete gelindiği görüldüğünden, ipotek akit tablosundaki adresine taşındı şerhiyle yapılan tebligatın usulsüz, takip şartı olması nedeniyle de yok hükmünde olduğunun kabulü gerekeceği, o halde borçluya İİK 150/ı koşullarında ihtarname tebliği sağlanmadığından yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekmekle birlikte İİK'nın 16/2. maddesi gereğince kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönünde uygulama yapılmakta iken İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligat ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu- İpotek malikine muacceliyet ihbarı gönderilmeden başlatılan ilamlı takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve davacı/ipotekli taşınmaz maliki arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş (banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK'nın 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yerinin bulunmadığı- Takip konusu ipoteğin, İİK'nın 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığı, öyleyse, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmadığından, davacı borçlu yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesine ilişkin İlk Derece Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik olmadığı-
İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligatın ilamlı takipte takip şartı olduğu ve usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu şikayetinin İİK 16/2 kapsamında süresiz olarak incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, takipte talep edilebilecek işlemiş faiz miktarı ve işleyecek faiz oranı hakkında, takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesi, ipotek akit tablosu ve hesap kat ihtarı da dikkate alınarak, Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus hakkında bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesi ve derdestliğin takip şartı olduğunun 20.01.2023 T. 2/1 sayılı İBK kararı ile benimsenmesi karşısında, Y 12. HD.'nce görüş değişikliğine gidilerek "-icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın- mükerrer takibin iptali talebinin 'takip şartı' olarak değerlendirilmesi ve bu talebin icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile getirilebileceğinin" kabul edildiği- Takip talebinde ve Ör: 6 icra emrinde açıkça "... borçlu aleyhine başlatılan ... icra dosyası, başkaca başlatılacak takip dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla" açıklamasına yer verildiğinden, söz konusu takiplerdeki asıl borcun aynı kredi sözleşmesinden kaynaklandığının alacaklı tarafından belirtildiği ve aynı borç için birden fazla takip açıldığı, yani, ipotekli takibin diğer takiplere mükerrerlik oluşturduğunun kabulü ile ipotekli takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Krediyi kullanan borçlu, noter aracılığı ile 8 gün içinde hesap özetine itiraz ettiğini ispat ettiği takdirde, hesap kat ihtarnamesinde talep edilen borç miktarına şikayet yoluyla karşı koyma hakkı kazanacağı (İİK 150/ı)- Şikayetçi borçlu ihtarnamelerinin tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal sekiz günlük süre içerisinde itiraz ettiğinden mahkemece borçlunun ihtarnameye itirazının İİK'nın 150/ı maddesinin göndermesiyle aynı Kanunun 68/b maddesi çerçevesinde bilirkişi incelemesi yapılarak değerlendirilmesi ve bu şekilde sonuca gidilmesi gerektiği- Sadece borçluya gönderilen ihtarname esas alınarak yapılan bilirkişi incelemesinin isabetsiz olduğu, cevabi ihtarname ve üst sınır ipoteği olması da göz önünde bulundurularak, faize itiraza ilişkin değerlendirmeler de tespit edilerek rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerektiği-