Tapu sicilindeki hatanın sonradan düzeltilmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kararın; düzeltme tarihinin belirlendikten sonra verilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı-
Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydından taşınmazın 01/03/1993'de davacılara miras yoluyla geçtiği, rızai taksim ve satışlarla el değiştirdiği anlaşılmaktadır, dava dilekçesinde zarara neden olan olayların 1993-1996 yılları arasında gerçekleştiği iddia edildiğine ve davacıların da bu tarihlerde dava konusu taşınmaz ile ilgileri bulunduğuna göre, davacılar S. B. ve F. B.'un dava açmakta hukuki yararları ve aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu-
Davacıların zararının, taşınmazı almak için ödediği bedelin, tapu iptali ve tescil davasındaki yargılama gideri ve bunların faizleri toplamından ibaret olacağı-
Davacıların, hatalı işlem sonucu taşınmazların tümünün satılması nedeniyle satın almış bulunan dava dışı kişilere yönelik olarak açtıkları tapu iptali ve tescil davası sonunda taşınmazlarını geri alma haklan bulunduğu gibi tapu iptali ve tescil davası açmadıkları dava konusu taşınmaz için de tapu iptali ve tescil davası açma haklarının bulunduğu-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararında da belirtildiği gibi devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamı Medeni Yasa'nın 1007. maddesi kapsamında düşünüldüğünde bu biçimde açılan davaların adli yargı yerinde görülmesinin gerektiği-
Tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan Devletin sorumlu olduğu- Kesinleşen orman kadastrosu gereğince orman sayılan yerler hakkında Devlet tapu kaydı oluşturarak özel mülkiyete konu ettiğine göre, doğan zarardan kusursuz sorumlu olduğu-
Belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurlarının alınması gerekli olup; yazılı olurun alınamaması halinde Tapu Sicil Müdürlüğü, Defterdarlık veya Mal Müdürlüğü'nden dava açılmasını talep edilebileceği-
Davacının, tapu sicilinin tutulmasından dolayı ku­sursuz sorumlu olan Hazine'ye göre daha ağır kusurlu olduğu kabul edilemeyeceği; ancak, saptanan ve mahkemece de benimsenen ol­guların; tazminatın kapsamını (zararın mikta­rını) belirlenmesi yönünde bölüşük kusur olarak değerlendirilebileceği-
Davalı yan cevap dilekçesinde süresi içinde zamanaşımı savunmasında bulunduğuna göre davalı yanın zamanaşımı savunması konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulmasının gerekeceği-