Taşınmaz üzerindeki ipotekten arı bir şekilde taşınmazın üçüncü bir kişiye satışını gerçekleştiren tapu görevlilerinin eylemlerinden doğan zararlara ilişkin davaların adli yargıda görüleceği-
Yolların tasarruf idare ve nezareti belediyeye ait olup, çıplak mülkiyeti ise arzın asıl maliki Hazine’ye ait olduğu, öte yandan anılan işlemler sonucu taşınmazın bir bölümün yola katıldığına göre davada ilgili kuruluş olan Belediye’nin ve Hazine’nin de yer almasında zorunluluk olacağından, Hazine ve Belediye aleyhine dava açılması konusunda davacıya önel verilmesi, dava açılması durumunda eldeki dava ile birleştirilmesi, yolsuz tescil isteği yönünden tarafların tüm delillerinin toplanılarak değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hazine'nin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zarar, ihmali nitelikteki idari eylemden doğmuş olup bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'mn 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yerleri olduğu-
Sahte nüfus kimlik belgesine göre işlem yapan tapu idaresinin ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulmasının gerekeceği-
Hazine, Devlete ait taşınmazların kadastro tespiti çalışmalarını takip etmediğinden, askı ilanı sonrasında gerekli itirazını yapmayarak hatalı tescilin oluşmasına ve bunun sonucunda sicile güvenerek taşınmazı satın alan davacının yanılmasına neden olduğundan, Hazinenin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zararın, ihmali nitelikteki idari eylemden doğmuş olup bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yerleri olduğu-
Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının tutulmasından doğan tüm zarardan, kaydı usulüne uygun tutmayan, özel mülkiyete konu olamayacak yere tapu düzenleyen Hazine sorumludur ve bu yüzden davacının uğradığı zararı ödemekle yükümlüdür; ancak, zararın kapsamının takdiri sırasında taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin esas alınmış olması doğru olmayıp, davacının zararı taşınmazların elinden çıktığı 28.09.1999 gününde gerçekleştiğinden, zarar kapsamının da o günkü verilere göre belirlenmesinin gerekeceği-
Devletin, tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan sorumluluğunun kusursuz sorumluluk hükümlerine dayandığı-
Hazine'nin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zarar, ihmali nitelikteki idari eylemden doğmuş olup bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/I-b maddesi gereğince idari yargı yerleri olduğu-
Davalı yan cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuş olduğuna göre yerel mahkemece zamanaşımı defi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden işin esası hakkında hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekeceği-
İmar uygulamasından meydana gelen zararlardan dolayı MK'nun 1007.maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunulamayacağı-