Dava, tapu kaydının iptalinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davacının taşınmaz mülkiyetini yitirdiğinin kesinleştiği tarihten sonra açılabileceği; mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmaz değerinin tespiti ve taşınmaz üzerinde bir bina var ise, kişinin yapılanmada iyiniyetli sayılıp sayılamayacağının tespiti bakımından bu binanın ne zaman ve hangi aşamada yapıldığının araştırılması gerekip, mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporunun hükme elverişli ve yeterli olmadığından hükmün bu nedenlerle bozulması gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle kaydının terkinine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği iddiasına dayalı tapu kaydının iptalinden kaynaklanan davanın davacının taşınmaz mülkiyetini yitirdiğinin kesinleştiği (iptal ve tescil davası kararının kesinleştiği) tarihten sonra açılabileceği-
Çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle kaydının terkinine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği iddiasına dayalı tazminat isteği- Kıyıların zamanaşımı yolu ile kazanılmasının, tapu sicili hükümlerine bağlı tutulmasının, haczedilmesinin mümkün olmadığı- Mülkiyet hakkı elinden alınan kimseye bir bedel ödenmesi gerektiği, davacının zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca kendi âkidine müracaat etme olanağına sahip olmasının, haksız eylemi nedeniyle ya da kusursuz sorumluluktan ötürü Hazine'ye karşı dava açmasını engellemeyeceği ve memurlar ile diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerini rücu edilmek kaydıyla ancak Devlete karşı açılabileceği-
Çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle kaydının terkinine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği iddiasına dayalı tapu kaydının iptalinden kaynaklanan tazminat isteği-
Mülkiyet hakkı elinden alınan kimseye bir bedel ödenmesi gerektiği tartışmasız olup, davacının zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca kendi âkdine müracaat etme olanağına sahip olması, haksız eylemi nedeniyle ya da kusursuz sorumluluktan ötürü Hazine'ye karşı dava açmasını engellemeyeceği gibi Anayasanın 129. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerini rücu edilmek kaydıyla ancak Devlete karşı açılabildiği şeklindeki hüküm gözetildiğinde, davanın müstakil olarak Hazine'ye karşı açılması mümkün olduğu gibi, taşınmazı satan kişilere karşı da açılmasının mümkün olduğu-
Mülkiyetin yitirildiği iddiası ile açılan ve devletin sorumluluğunu gerektiren tazminat davalarında, hazinenin herhangi bir haksız fiiline ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayanılmadığından, B.K. 125 maddesinde ifadesini bulan genel zaman aşımının dava süresinin hesaplanmasında esas alınması gerekeceği ve davanın 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olacağı -
TMK. 1007. maddesi ile öngörülen sorumluluk kusursuz sorumluluk olup, tapu sicilinin tutulması görevi ile yükümlü bulunan memurun yaptığı yanlış işlem ve kayıtta kusursuz olmasının bile, Devleti sorumluluktan kurtarmayacağı, tapuda yapılan işlem sonucu bir zararın oluşması, bu işlem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması Devletin sorumlu tutulması için yeterli olup, nitekim, tapu siciline güven ilkesine verilen önemi vurgulayan 15.3.1944 gün ve 13/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki sicillerin tutulmasından dahi Devletin objektif sorumluluğu benimsenip vurgulamış olduğu-