Dava konusu taşınmazın Kadastro Mahkemesinin kesinleşen kararı ile Hazine adına orman olarak tescil edilmesinden sonra, bu davanın 10 yıllık zamanaşımı geçtikten sonra, açılmış olmasına göre davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Tapu sicillerinin tutulması ve oluşturulması kamu düzeniyle ilgili olup, taşınmaz sonucu olarak hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu-
Tapu kaydının iptalinden (iptal ve tescilinden) kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin davanın, davacının taşınmaz mülkiyetini yitirdiğinin kesinleştiği (iptal ve tescil davası kararının kesinleştiği) tarihten sonra açılabileceği; mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmaz değerinin tespiti ve taşınmaz üzerinde bir bina var ise, kişinin yapılanmada iyi niyetli sayılıp sayılamayacağının tespiti bakımından bu binanın ne zaman ve hangi aşamada yapıldığının da gözden uzak tutulmamasının gerekeceği-
Somut olayda; çekişme konusu taşınmazların tesciline dayanak belgelere aykırı biçimde sicil oluşturulması Tapu Sicil Müdürlüğü’nün hatasından kaynaklandığından Tapu Sicil Müdürlüğü’ne izafeten Hazine’ye husumet düştüğü halde, hazine hakkında husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, Hazine yararına vekalet ücretinin hüküm altına alınmış olmasının da doğru olmadığı-
Tapu kaydının iptalinden (iptal ve tescilinden) kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin davada çekişme konusu taşınmazın bedelinin yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca saptanması, belirlenecek gerçek bedelin hüküm altına alınması gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsiz olacağı-
Uygulama imar planı kesinleştikten sonra tapuya yansıması işlemi sırasında herhangi bir hata yapılmadığına göre, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü’ne husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı-
Kişiler arasında cereyan eden böylesi bir ihtilafta davalı Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne husumet yöneltilemeyeceği, öte yandan; imar mevzuatı açısından ifrazın mümkün olup olmadığının belirlenmesinin kamusal nitelik taşımasının gerektiği, mahkemece, davanın kabul kararı ile dava konusu taşınmazların sadece malikleri değişmeyip, geometrik konumu ve miktarlarının da değiştiği, bu durumda, 3194 sayılı Yasa’nın 15 ve 16. maddeleri hükümleri çerçevesinde belediye encümen kararına dayalı olarak ifrazının mümkün olup olmadığının da belirlenmesinin gerekeceği-
Tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin, MK.’nun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine, BK.’ nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde adli yargıda dava açabilecekleri-