İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı-
Bilirkişi raporunda 2012 yılı nisan ayı eksik ödemenin 5000 TL olarak belirtilmesine rağmen, talep edilebilecek nafakanın 5000 TL yerine 15.000TL yazıldığı ve buna göre nafaka miktarının hesaplandığı anlaşıldığından, eksik ödenen nafakanın 5.000 TL olması gerektiği-
Mahkemece, ödeme tarihi itibariyle dayanak ilamda belirlenen asıl alacak kalemlerine işleyen faiz miktarı da belirlendikten sonra toplam alacak miktarının hesaplanması, ödemenin hesaplanan miktarı karşılamadığının belirlenmesi durumunda kısmi ödeme olduğunun kabulü ile TBK.nun 100 (818 sayılı B.K’nun 84.) maddesi uyarınca İİK'nun 33. maddesi kapsamında kalan bu kısmi ödemenin öncelikle faiz ve masraflardan, geriye kalanın ise asıl alacaktan mahsup edilerek dosya borcunun belirlenmesi için dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdii ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
İlamda taraf olmayan, takip talebinde borçlu olarak yer almayan şikayetçiye icra emri gönderilmesinin ilamlı takip hükümlerine uygun olmadığı, kat maliklerine karşı ilama atıf yapılmak suretiyle ancak ilamsız takip yapılabileceği, mevcut ilamlı takipte ise kat maliklerine, İİK.nun 89. maddesi hükmü uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilerek aidatlarını icra dosya hesabına yatırmalarının da istenebileceği, bunun dışında ilamın yargılamasında yer almayan, takip konusu borcun doğduğu dönemde kat maliki olup olmadıkları ilamdan net bir şekilde anlaşılamayan kişilere ilamlı takibin yöneltilmesi ve icra emri gönderilmesinin, ilamlı takip hükümlerine uygun olmadığı, bu nedenlerle mahkemece (süresiz yapılabilecek olan bu) şikayetin kabulü ile şikayetçi yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, Yargıtay ilamı ve Yasa maddesi nazara alınarak, Devlet Bankaları'nın takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılarak; TMSF yönünden harç kaleminin iptali gerektiği de gözetilerek sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişinin TCMB'nin internet sitesinden aldığı faiz oranlarına göre yaptığı hesaplama ve harca ilişkin hatalı değerlendirmesi kabul edilerek hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalı olarak kat malikleri adına apartman yöneticiliğinin gösterildiği dava sonrasında kat maliklerine icra emri gönderilemeyeceği, kat maliklerine karşı ilama atıf yapılmak suretiyle ancak ilamsız takip yapılabileceği- İlamsız takibe itiraz halinde ise; tamamı belirlenen borçtan, itiraz eden kat malikinin sorumlu olup olmadığının, sorumlu ise miktarının alacaklı tarafından açılacak itirazın iptali yargılamasında belirlenebileceği-
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, yeni uygulamalarla objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceğinin kabul edilmesi gerektiği, zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmenin hak kaybına neden olacağı, aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulünün mümkün olmadığı-
Takasa konu edilen ...... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3644 Esas sayılı dosyasında, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 26.11.2013 tarihli kararı ile icranın geri bırakılması kararı verilmiş olup, bu durumda anılan alacağın, takas dermeyan edilen tarih itibariyle infaz edilebilir bir alacak olmadığından, bu haliyle takas mahsup konusu edilemeyeceği, o halde Mahkemece, talebin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Örtülü ticari işletme devri iddiasına dayalı alacağın tahsili isteminde; çekini, illetten mücerret olması, kayıtsız şartsız bir borç ödenmesi anlamına gelmekte olduğu, temel ilişkiden kopuk bir çekin düzenlendiğini kabul etme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın faturaya dayalı alacak davası olarak ıslah edilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak, ticari işletme devri hususunda değerlendirme yapılıp, böyle bir devrin varlığı halinde asıl borçlu ile birlikte davalının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davacının talep hakkının oluşacağı-
Limit ipoteğine dayalı olarak başlatılan ilamlı icra takibine karşı icra mahkemesine yasal yedi günlük süreden sonra yapılan itfa iddiasına (İİK. mad. 33) dayalı borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- İcra emri tebliğinin bila tebliğ iadesi üzerine, Teb. K. mad. 35 uyarınca başkaca çıkarılmış tebligat bulunmadığına göre, bu borçlu (şirket) yönünden itfa itirazının yasal süre olduğunun kabulü gerektiği- İtfa itirazını yazılı nitelikteki belgelerle ispatlanması gerektiği (İİK. mad. 149/a; 33/1) ve itfaların da öncelikle faiz ve fer'i alacaklara mahsubu gerektiği (TBK. mad. 100)- Borçluya noter aracılığı ile gönderilen hesap kat ihtarın üzerine, borçlunun hesap özetine 8 günlük süre içinde itiraz etmemesi durumunda, ihtarnamedeki alacak miktarının kesinleşmiş olacağı ve borçlu kesinleşen miktara itiraz edemez ise de, borçlu, ihtarname tarihinden sonra borç yapılandırılması gereği yapıldığı iddia edilen ödemelere ilişkin makbuzlar sunduğundan, mahkemece, borçlunun hesap kat ihtarından sonraki ödeme iddiasının, borç yapılandırılma sözleşmesinin de ilgili bankadan temini ile bu yapılandırma gereği yapılmış ödemeler olup olmadığı da sorularak, borçlu tarafından sunulan ödeme belgelerinin İİK. mad. 33 bağlamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışılarak, bu kapsamında olduğu sonucuna varılırsa, gerektiğinde bilirkişi raporu alınması suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği-