İcra dairelerinin icra işlerinde birinci derecede sorumlu oldukları yaptıkları işlemlerin bazılarında hiç takdir yetkisi bulunmadığı, takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatlerini en iyi şekilde gözetmek zorunda oldukları ve yaptıkları işlemlerin yerindeliğinin denetiminin ancak şikayet yolu ile icra hakimliklerine ait yetki olduğu, icra müdürlüklerinin verdikleri karardan kendiliğinden dönerek yeni bir karar vermelerinin mümkün olmadığı–
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad. 33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
Haczedilmezlik şikayetinin, alacaklılar “taraf” olarak gösterilmeden (hasımsız olarak) incelenemeyeceği-
Tazminat niteliğinde olan kamulaştırmasız elatmaya dayalı dava sonucu hükmedilen meblağlar, Anayasanın 46/son maddesi kapsamı dışında kaldığından, bu meblağlara kamu alacaklarına uygulanan “en yüksek faiz oranı”nın uygulanamayacağı–
Mahkemelerce “işletme kredisi faizinin uygulanmasına” karar verilen durumlarda, işletme kredisi veren tüm kamu bankalarından (Halk Bank. Sınayi Kalkınma Bankası) fiilen uygulanan en yüksek işletme faiz oranları sorularak, gelen bilgilere göre sonuca ulaşılması gerekeceği–
Borçlunun açtığı menfi tespit davasında, alacaklının def’i yolu ile “alacaklı olduğunu” ileri sürmüş olması halinde, menfi tespit davasının zamanaşımı keseceği–
İlamda %84 oranı üzerinden faize hükmedilmiş olmasına rağmen, alacaklının takipten sonrası için %60 faiz oranına göre faiz talep etmiş olması halinde, kararın kesinleşmesinden sonrası için %60 oranına göre faiz hesaplanması gerekeceği–
Faizsiz ve süresiz olarak kurulmuş olan ipoteklerde, borcun muaccel hale gelmesinin borçlunun temerrüde düşürülmesine bağlı olduğu, bu durumda borçlunun ihtar ile temerrüde düşeceği ve alacaklının ihtardan itibaren temerrüt faizi isteyebileceği -Daha önce alacaklının ihtar göndermemiş olması halinde, borçlunun ödeme emrinin kendisine tebliğ ile temerrüde düşeceği ve bu tarihten itibaren temerrüt faizi ödemekle yükümlü olacağı–
Vekalet ücretinin, iş sahibinin (müvekkilinin) borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği–
Kural olarak sadece “faiz alacağı” için takip yapılamayacağı, ancak takibin ilama dayalı olması halinde, ilk takipte alacaklı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması bile, ilama göre eksik kalan faiz alacağının her zaman talep edilebileceği–