Üçüncü kişinin süresinde satış istenmediğinden haczin kaldırılmasını isteyemeyeceğinden, isteminin istihkak davası kapsamında değerlendirilmesi ve taraf teşkili sağlanarak varsa eksik peşin nispi harç ikmal ettirilmesi gerektiği-
Babasının mirasını reddeden evladın, babasından sonra ölen babaannesinin mirasçısı olacağı-  Mirasçı borçluların babalarının mirasını reddettikleri görülmekle birlikte murisin annesi ve mirasçı borçluların da babaannesinin muris babanın vefatından sonra vefat ettiği ve dolayısıyla şikayetçilerin babaannelerinden kalan mirasta mirasçı sıfatıyla hak sahibi oldukları anlaşıldığından, mirasçı borçluların taşınmaz hisseleri üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmekte hukuki yararları bulunduğu-
Bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmezken, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden direnme gerekçesi oluşturulduğu uyuşmazlıkta; borçlu vekili tarafından 9 adet araç yönünden haczedilmezlik şikâyetine başvurulduğu, ancak her bir aracın ayrı ayrı haczedilmezlik şikâyetine de konu edilebileceği de gözetildiğinde, bu hâliyle anılan direnme kararının Anayasa'nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği-
Alacaklının icra mahkemesine başvurusunun, bir hakkın yerine getirilmemesinden kaynaklanmakta olup, İİK.nun 16/2.maddesi gereğince bu yöndeki şikayet süreye tâbi olmadığı-
Alacaklının acentelik ücretine ilişkin faturaya dayalı olarak takip başlattığı, donatana izafeten şikayette bulunan şirketin takip dayanağı fatura konusu acentelik ücretine aracılık ettiğine ilişkin dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, TTK’nun 105/2. maddesi gereği şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlular aleyhine başlatılmış olan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinin kesin hüküm ile iptal edilmiş olması ve mükerrerliğe ilişkin olan şikayet tarihi itibariyle, borçlular hakkında derdest bir ipotekli takip bulunmadığından, şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile mükerrer takip yapıldığını söyleyebilme olanağının olmadığı, o halde; ilk derece mahkemesince borçlular yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce yeniden dosya hesabı yapılmış olmasının, şikayetten açıkça vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesinin davayı konusuz kılmayacağı, o halde, mahkemece, borçlunun icra müdürlüğünce yapılan dosya hesabına ilişkin şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararla birlikte takibin duracağı, Yargıtayca kararın bozulması halinde dahi takip durmaya devam edeceği, menfi tespit davasının takibin kesinleşmesinden sonra açılmış olması ya da söz konusu kararın  bozulmasının İİK'nun 72/5. maddesinin uygulanmasını ortadan kaldıracak bir durum olmadığı, alacaklı tarafından daha önce başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin derdest olduğu anlaşıldığına göre mahkemece borçlunun şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı- İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK. 269/a uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Açıkça itiraz ve şikâyetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesinin itiraz ve şikâyetin esasının incelenmesine engel olmadığı- Haciz ihbarnamesi tebliği üzerine üçüncü kişi tarafından dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi iradi nitelikte bir ödeme sayılamayacağından, şikâyet tarihinden önce dosya borcunun ödenmesinin haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenmesine engel olmadığı-