Tebligatta, beyanına başvurulan komşusu tarafından muhatabın "dışarıda" olduğunun bildirildiği, dolayısıyla borçlunun tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği tesbit edilemediği gibi, haber verilen komşunun ismi alınmadan tebliğ işlemi yapıldığından, tebligatın usulsüz olduğu- Satış ilanının borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği nazara alınarak beyan edilen öğrenme tarihine göre şikayetin süresinde olduğunun kabulü ile işin esası incelenmesi gerektiği-
Adi ortaklıkta takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gerektiği, iş ortaklığının pilot ortağın ve ortaklığı her konuda temsile tam yetkili şirktetin de tek başına takip açamayacağı-
İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun ‘hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile icra emri gönderilemeyeceğine’ ilişkin şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbi olduğu- Öte yandan, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin, aksine yazılı bir delil olmadıkça, tebliğ tarihi olarak kabul edeceği-
İlamsız takibin itiraz üzerine durmasından sonra, itirazın kaldırılması ya da iptali talep edilmeden, dava açılarak aynı alacağını ilama bağlanabileceği- Bu durumda ilamlı takip yapılmasına yasal engel bulunmadığı ve mükerrerlik iddiasının dinlenmeyeceği-
İhalesi yapılan taşınmaz ile ilgili olarak taşınmaz ilanında taşınmazın KDV oranın %18 olarak belirlenmesine karşın KDV’den muaf olması nedeniyle ödenen KDV'nin iadesini talebi- Yargı yolunun caiz olması dava şartı olup dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerektiği-
Mükerrer olduğu iddia edilen takibin sadece şikayet eden bakımından iptali gerektiği-
Tebliğ memuru tarafından tutulan ve imzalanan tebligat evrakının hilafı sabit oluncaya kadar geçerli olduğu-
Takibin tarafı olmayan 3. kişinin haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı yoksa da, şikayet konusu haciz müzekkeresinde “ileride hisse senedi veya ilmühaber çıkarılması halinde borçlunun çıplak payına düşen hisse senetlerinin ya da ilmühaberlerin borçluya verilmeyip, icra dairesine teslim edilmesine, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatların bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınmasına” denilmekte olduğundan, bu kısım bakımından icra müdürünün şirket ortağı yerine geçtiği ve 3. kişinin hukuki yararı olduğu görülmekle bu kısım yönünden değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin 1. bendinin (b) alt bendi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartı olup 115. maddesine göre ise mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği-