Kamu düzenine ilişkin konularda taraf iradelerinden bağımsız şekilde direnme kararı verilmesinin mümkün olduğu- İhale alıcısı ihale şartlarını ve icra dairesince KDV oranının %18 olarak belirlendiğini bilerek ihaleye katıldığından, herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV oranının düzeltilmesi isteminin icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülemeyeceği- "İhalesi yapılan taşınmazın katma değer vergisine esas niteliğinin, fiili durumunun ve net kullanım alanının belirlenmesi, ihale konusu taşınmaz hakkında uygulanacak KDV oranının ilgili kurumlardan sorulması, gerektiğinde keşif yapılmak ve konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğine" değinen Y. 12. HD. kararı yerine direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği- 
İhale alıcısının ihale şartlarını ve icra dairesince KDV oranının %18 olarak belirlendiğini bilerek ihaleye katılmış ve pey sürmüş olduğu- Bu durumda herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV oranının düzeltilmesi isteminin icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülemeyeceğinin kabulünün gerektiği-
Kuruma başvuru yapılması ve otuz günlük ödeme süresi geçmeden Kurum aleyhine cebri icra yoluna başvurulamayacağı düzenlemesinin emredici bir hüküm olup, takip şartı olduğu- (Bu durumun) Maddi hukuka ilişkin olmayıp, takip hukukuna ilişkin olduğundan ve re’sen gözetilmesi gerektiğinden şikâyet sebebi teşkil ettiği- İcra memurunun kusurlu olup olmamasının, icra mahkemesinde inceleme konusu yapılan işin şikâyet olup olmadığını belirlemede etkili olmadığı-
Ödeme emrinin gerçek tebliğ tarihinin tespitine ilişkin şikâyetin usulsüz tebligat şikayeti olmayıp "bir hakkın yerine getirilmemesi" ile ilgili olduğu ve süresiz olarak şikâyet konusu yapılabileceği- Şikayet üzerine, gerçek tebliğ tarihinin tespit edilerek, borçlunun icra dairesine yaptığı itirazın süresinde olup olmadığının belirlenmesi gerektiği- Tebligat Kanunu m. 21/1'e göre yapılan tebligatlarda (2) nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayıldığı- Tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi hâlinde her somut olayın özelliği, oluş şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup bu iddianın tahkik edilmesi gerektiği, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- PTT’nin web sitesinden alınan bilgi amaçlı olan kayıtlara itibar edilerek şikâyetin kabulüne karar verilemeyeceği, bunun yerine, ilgili PTT müdürlüğünden şikâyet konusu tebligat ile ilgili kayıtlar getirtilerek, alınacak cevaba göre ödeme emrinin gerçek tebliğ tarihinin tespit edilmesine ilişkin şikâyet hakkında bir karar verilmesi gerektiği- "Borçlunun isteminin usulsüz tebliğ şikâyeti olmayıp, ödeme emrinin gerçek tebliğ tarihinin tespiti olarak nitelendirilmesi gerektiği, ödeme emri tebligat parçası üzerinde tebliğ tarihinin maddi gerçekliğe aykırı olduğu, muhtara teslim tarihinden bir gün öncesinin 2 nolu ihbarın kapıya yapıştırılma tarihi olamayacağı, ödeme emrinin muhtara teslim tarihin edilen tarihte tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, mahkemece yapılan incelemenin yeterli olduğu gerekçesi ile direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kıymet takdirine itiraz davasında, icra müdürü tarafından belirlenmiş olan değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetleneceği- Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş ise, iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı-
. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya itirazın yasal beş günlük süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı-
Haciz sırasında hazır olmayan borçlunun "haciz tutanaklarının yasal şartları taşımadığından bahisle 'aciz vesikası' hükmünde olmadığını" şikayet yoluyla icra mahkemesinde ileri sürebileceği- "Aciz vesikası şartlarının oluşup oluşmadığı, tasarrufun iptali davasının ön koşulu olduğundan, bu ön koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini tartışma yetkisinin de asliye hukuk mahkemesinin görev alanına gireceği" gerekçesiyle "şikayetin reddine" karar verilemeyeceği-
İhale konusu araca ilişkin KDV oranının %18 olduğu satış kararı doğrultusunda gerekli yerlerde ve vasıtalarla ilan edildiğinden, ihale alıcısı alacaklının, ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiğinin ve ihale konusu aracı sürdüğü pey ile aldığının kabulü gerekeceği, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihaleden sonra KDV oranının %1 olduğu ileri sürülerek icra mahkemesine başvurulamayacağı-
Takip alacaklısı ve dava dışı alacaklılar tarafından, dava dışı borçlu sigorta şirket ve diğer dava dışı borçlular aleyhine başlatılan tazminat alacağı konulu ilama dayalı takipte, alacaklı vekilinin talebi ile şikayetçi aleyhine borç muhtırası tebliğ edilmiş olup, şikayetçi, takibin tarafı olmasa da dava dışı Sigorta şirketinin tüm branşlardaki ruhsatlarının 5684 s. K. m. 20'ye istinaden 25.03.2015 tarihinde iptal edildiği ve yönetiminin Güvence Hesabına devredildiği ve dolayısıyla hukuki sorumluluğu olduğu anlaşılmakla, şikayetçiye icra müdürlüğünce muhtıra gönderilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haczin, yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı olduğu- Somut olayda ise, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 27.08.2019 tarihli hacze yönelik şikayetinin, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olduğu-