Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların takip edilebileceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi, davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Takip tarihinden sonra asıl alacağa değişen oranlarda faiz istenebileceği, icra emrinde takipten sonra yıllık %13,75 sabit faiz oranı isteminin yerinde olmadığı, ayrıca yasada yer almadığı halde “borcunuzu itiraz süresi içinde öderseniz” başlığı altında harç kalemini de içeren hesaplama ile ilgili bölüm yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
İflas yolu ile adi takipte ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin icra mahkemesine yapılacağı-
Takip tarihinden sonra asıl alacağa değişen oranlarda faiz istenebileceği, icra emrinde takipten sonra yıllık %13,75 sabit faiz oranı isteminin yerinde olmadığı, ayrıca yasada yer almadığı halde “borcunuzu itiraz süresi içinde öderseniz” başlığı altında harç kalemini de içeren hesaplama ile ilgili bölüm yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Boşanma ilamının ferisi niteliğinde bulunan ve icrası ilamın kesinleşmesine bağlı olan maddi ve manevi tazminat alacağı ile vekalet ücreti için yapılan takibin ilam kesinleşmediğinden bahisle (ihtiyati haciz kararını etkilemeyecek şekilde) iptali kararı yerinde ise de; icrası niteliği gereği boşanma ilamının kesinleşmesine tabi bulunmayan tedbir nafakasına ilişkin takibin devamında bir usulsüzlük bulunmadığı nazara alınarak; sadece ek takip talebi ve icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, takibin tümden iptali yönünden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mülkiyetin tespit ve tesciline ilişkin mahkeme kararları kesinleşmeleri şartı ile hüküm tarihinde sonuç doğuracak olup, haciz tarihinde taşınmaz mülkiyetinin, lehine tescil kararı verilen şikayetçiye geçtiği, şikayet tarihinde ise anılan kararın kesinleştiği görüldüğünden mahkemece adı geçen şikayetçinin talebinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Dar yetkili İcra Mahkemesi'nde TTK'nun 146-151 maddeleri ile BK'nun 179. maddeleri tartışalarak üçüncü kişinin takip konusu borçtan sorumlu olduğu sonucuna varılarak, üçüncü kişinin de takibe bu şekilde borçlu sıfatı ile dahil edilmesinin usulsüz olduğu-
İcra mahkemesine yapılan başvurunun, 5999 sayılı Yasa'nın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesi/son fıkrası gereğince haciz yapılamayacağından hacizlerin kaldırılmasına yönelik olup, halen derdest olduğunun görüldüğü, bu durumda bu başvuru ile dava konusu başvurunun farklı sebeplere dayandığı, derdestlik durumunun söz konusu olamayacağı o halde Mahkemece, haciz tarihi itibariyle uygulanması gerekli 5302 sayılı Kanun'un 7/son fıkrası uyarınca, haczedilen hesaplar üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, proje karşılığı borçlanma yoluyla elde edilen gelir, vergi resim ve harç veya şartlı bağış olup olmadıkları ya da hesaplardaki paraların kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-