Alacaklı asilin, "alacağı haricen tahsil ettiğini" belirterek "hacizlerin kaldırılması için yazı yazılmasına" karar verilmesini talep etmesi; alacaklı vekilinin ise aynı tarihte "vekalet ücreti henüz tahsil edilmediğinden, hacizlerin kaldırılmaması gerektiğini" ileri sürmesi halinde, icra vekalet ücreti alacaklı (müvekkili) ile avukat arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmesi gerektiğinden, "haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla faiz ve faiz oranı talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup bu tür şikayetlerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak İcra Mahkemesi önüne getirilebileceği-
Borçlunun alacaklı olduğu dosyadaki hak ve alacaklarına haciz konulup, alacaklının, İcra Dairesi'nden aldığı tahsil yetki belgesini sunarak takip dosyasında işlemler yapması üzerine, borçlunun alacaklı olduğu dosyada tahsil hakkı ve yetkisi ile bu alacak üzerindeki tasarruf hakkı ortadan kalkıp haciz koyduran alacaklıya geçtiğinden, takibi devam ettirme yetkisi de bulunan haciz koyduran alacaklının iradesi dışında, eski alacaklının harici tahsil beyanı nazara alınarak dosyanın infazen işlemden kaldırılması ve hacizlerin fekkine karar verilemeyeceğinden, mahkemece şikayetin kabulü ile İcra Dairesi işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası sonunda taşınır ya da taşınmaz mülkiyetinin el değiştirmeyeceği, sadece alacaklının takip konusu alacağının tahsili olanağı sağlanacağı- Şikayete konu taşınmaza haczin konduğu tarihte, taşınmaz takip borçlusu adına kayıtlı olmadığından, şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 27. maddesi “…Taşınmaz, üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden evvel tapuya tescil edilmiş bir akte müsteniden işgal edilmekte ise alacaklı borçlunun o şahsa karşı malik olduğu hakları haiz olur. Bu şıkkı ihtiyar etmezse borçlusuna karşı tazminat davası açabilir. Şu kadar ki suiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı umumi hükümler mahfuzdur.” hükmüne göre somut olayda; anılan madde koşullarında meşru şekilde bulunduğu belirlenmeyen 3.şahıs dayanak ilamda müdahalenin men’ine (tahliyeye) karar verilen yerden tahliye olunması gerekeceği-
Borçlunun borca süresinde itiraz etmesi halinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verileceği, itiraz süresinde değilse takibin devam edeceği, bu hususun İİK'nın 16/2. maddesi gereği bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olduğundan süresiz şikayete tabi olduğu-
“Taraf ehliyetinin yokluğu” hususu kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle, süresiz şikayete tabi olup, mahkemece de her aşamada re’sen nazara alınması gerektiği-
Alacaklının genel haciz yolu ile başlattığı takipte borçlu olarak gösterilen gazetenin tüzel kişiliği olup olmadığına yönelik taraf ehliyetine şikayetin kamu düzenine ilişkin olup süresiz olarak ileri sürülebileceği ve mahkemece re’sen nazara alınmasının gerekeceği-
İpotek akit tablosunun 13 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre ipotek verenin ipotek resmi senedindeki adresi bilinen en son adresi olduğu- Hesap kat ihtarının bu adres dışında ipotek verenin başka bir adresine de tebliğ edilmesi anılan adresin bilinen en son adres olma olgusunu değiştirmeyeceği-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü, icra mahkemesi önüne getirmesi gerekli olup, bu durumda, usulsüz tebliğ şikayeti, 7 günlük süreden sonra yapılmış olmakla icra emri tebliğ işleminin kesinleştiği, bu durumda Mahkemece, usulsüz tebliğ ve diğer şikayetlerin süre aşımından reddinin gerekeceği-