Şikayet dilekçesinde kabul anlamına gelebilecek olgular bulunduğu zaman taraflar duruşmaya çağrılarak, anılan dilekçenin “şikayetin kabulü” anlamına gelip gelmediği alacaklıya açıklattırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hapis hakkına dayalı olarak başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe karşı alacak muaccel olmadığından bahisle hapis hakkının kullanılamayacağına ilişkin borçlunun iddiasının mahiyeti itibariyle şikayet değil, itiraz niteliğinde olduğu, takip şekline göre söz konusu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerekeceği, icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı-
Aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edecekleri-
Alacaklının borçlu hakkında başlattığı birinci takipten açıkça feragat etmeden yaptığı ikinci takibin mükerrer olacağı, mahkemece mükerrer ikinci takibin iptaline karar vermek gerekeceği-
Borçlunun başvurusu, "bir hakkın yerine getirilmemesine" ilişkin olduğundan, İİK’nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olacağı-
İcra Mahkemesine yapılan başvurunun, 5999 s. Yasa'nın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesi/son fıkrası gereğince haciz yapılamayacağından hacizlerin kaldırılmasına yönelik olup halen derdest olduğu, bu durumda bu başvuru ile dava konusu başvurunun farklı sebeplere dayandığı, derdestlik durumunun söz konusu olamayacağı o halde Mahkemece, haciz tarihi itibariyle uygulanması gerekli 5302 sayılı Kanun'un 7/son fıkrası uyarınca, haczedilen hesaplar üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, proje karşılığı borçlanma yoluyla elde edilen gelir, vergi resim ve harç veya şartlı bağış olup olmadıkları ya da hesaplardaki paraların kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlunun tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi yönündeki talebi aşılarak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip konusu çek ile ilgili işlemin (ciro) şube tarafından yapılması halinde, şubeye yapılan tebligatın geçerli olduğu, fakat; takip konusu çek ile ilgili işlemin şirketin kendisi (merkezi) tarafından yapılması ve ticaret sicilinde şubeye yapılan tebligatın şirkete yapılmış sayılacağı kaydı bulunmuyorsa tebligatın geçerli olmasının şirket merkezine yapılmasına bağlı olduğu-
Mahkeme gerekçesinde de yer verildiği üzere aynı icra dosyasındaki aynı işlemle ilgili mahkemece karar verilmiş olmakla bu kez şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken “karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde hüküm kurulması doğru olmayıp, kararın bozulmasının gerekeceği-
Her ne kadar İcra Mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de; kendi aralarında bağlayıcı oldukları, dolayısıyla İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ilamı ile takipte süresinde satış istendiği hususu kesinleşmiş olup, eldeki uyuşmazlık yönünden de artık anılan kararın bağlayıcı olduğu, daha sonra başka gerekçeyle satışın düşmesinin süresinde satış istendiği olgusunu değiştirmeyeceği-