Velayetin düzenlenmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu nitelikteki davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulandığından, davanın açılmasından ve hatta hükmün verilmesinden sonra doğan ve gelişen olayların ileri sürülmesinin usule aykırı olmadığı-
Boşanmaya sebep olan olayda ağır kusurlu olan davacı aleyhine, kişilik hakları saldırıya uğrayan ve boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Velayet kamu düzenine ilişkin olup,yargılamanın her aşamasında yeni delil ibraz edilebilirse de mahkemece temyize konu direnme kararı sonucunda, verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda değerlendirilmeyen yeni delillere ve tartışılıp,değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hükmün temyizen inceleme görevinin Özel Daire'ye ait olacağı-
Türk Medeni Kanununun 166/1–2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, açılan boşanma davasının reddi gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerektiği, oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, bu itibarla davanın reddinin gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, birlik görevlerini yerine getirmeyen, eşine hakaret eden, istemediğini söyleyen davalı-davacı kocanın ağır kusuruna karşılık, davacı-davalı kadının cinsel ilişkiden kaçınma suretiyle az da olsa kusurlu olduğu, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilerek davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilemeyeceği-
Hâkim tarafından yapılan ihtarın, terk sebebine dayalı boşanma (TMK. mad. 164) davasının, dava şartı olduğu, ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu “ihtar kararı” bir dava olmadığı için; ihtar gönderilmesi istenen mahkemenin; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlü olduğu ve bu kararın temyiz edilemeyeceği, ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmesi ve davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durulması gerekeceği-
Korunmaya ihtiyacı olan çocuk hakkında bakım ve sağlık tedbirleri alma görevinin -aile mahkemelerine değil- çocuk mahkemelerine ait olduğu-
Tedbirlerin boşanma davasına bakan mahkemece alınacağı-
Davalı-karşı davacı kocanın, müşterek evi terk edip, evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle, tepki niteliğinde olduğu kabul edilen davranışlarda bulunan, davacı-karşı davalı kadına, boşanmaya sebep olan olaylarda, herhangi bir kusur yüklenemeyeceği-