Uluslararası Çocuk İadesi hakkında açılan davalarda Cumhuriyet Savcısının hazır bulunmasının zorunlu olmadığı-
Kesinleşen boşanma davası sırasında manevi tazminat istemine dayanak yapılan maddi olguların yeniden eldeki davada manevi tazminat istemine dayanak yapılamayacağı-
Davalı kadın adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın edinilmesinde; kocanın emekli ikramiyesi ile katkıda bulunmasının birliktelikten doğan bir dayanışma dolayısıyla yapıldığının, bağışlama amaçlı olmadığının kabulü gerekeceği, bu durumda davacı kocanın emekli ikramiyesi ile katkısı yanında, davalı kadının da katkısının bulunduğu anlaşıldığından gerektiğinde bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor da alınarak, tarafların dava konusu taşınamaza katkı oranları belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bozma ilamında yoksulluk nafakası yönünden istek olmadığından, yoksulluk nafakası konusunda "hüküm vermeye yer olmadığı" yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun bulunması gerektiği, ancak somut olayda davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusurun bulunmadığı anlaşıldığından tam kusurlu kocanın boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tedbir nafakası davasında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması, ne iş yaptıkları, varsa gelir ve malvarlıklarının ne kadar olduğu konularında da inceleme ve araştırma yapılması gerekeceği, sadece soyut tanık beyanları doğrultusunda hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davalı-davacı kocanın eşinin ilk gecede bakire olmadığını ileri sürerek evden ayrılmasını istediği, davacı-davalı kadının da ortak konuttan ayrıldığı, ancak davalı-davacı kocanın bu suretle eşine haksız suçlamada bulunduğu; buna karşılık davacı-davalı kadının evlendikten sonra da bir başka erkeğin fotoğrafını çantasında taşımaya devam ederek güven sarsıcı davranış içine girdiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, boşanmaya davalı-davacı kocanın davasının da kabulü suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu konutun, tarafların Türkiye’de bulundukları sürece ortak yaşam faaliyetlerini sürdürme ve oturma ihtiyacı için kullanıldığı ve tarafların Türkiye’de bu amaçla kullandıkları başka bir konutları bulunmadığından, Türkiye’de iken kullandıkları tek konut olan dava konusu yerin, aile konutu olarak özgülendiğinin (TMK m. 194) kabulü gerekeceği-.
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak uygun miktarda maddi tazminat (TMK. md.174/1) takdiri gerekeceği-
Davacı kadının Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan beyanında evlilik birliği sırasında üçüncü kişi ile birlikteliklerinden bir çocuk dünyaya getirdiğini beyan ettiği, yine, doğum raporuna göre de, davacı kadının çocuk dünyaya getirdiği anlaşılmakta olup, sadakat yükümlüğünün ihlali nedeniyle taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak ve evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek derecede bir geçimsizlik bulunduğu sabit olduğundan davacı kadının daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-