Babalık davasında davalının, çocuk yapma kabiliyetinin bulunmadığı yolunda savunma yaptığı, adli tıp kurumunun raporlarında kısırlığın sonradan oluştuğu ve çocuğun ana rahmine düştüğü tarihte kısırlığın bulunduğuna dair bir veriye rastlanamadığının belirtildiği, ne var ki davalı tarafça dosyaya ibraz edilen özel rapor bilimsel açıklama ve ekleri yabancı literatür münderecatına göre davalının tüm hayatı boyunca ona eşlik eden primer üreme organları yetersizliği sebebiyle doğuştan itibaren hiç çocuğu olamayacağının belirtildiği ve bu iddianın bilimsel dayanaklarının açıklandığı, öyle ise mahkemece yapılacak işin, dosyanın tümünü yeniden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na göndererek söz konusu özel raporun bilimsel açıklamanın tıbbi ilkelere uygun olup olmadığı ve sonuçta davalının doğuştan veya en azından 1.7.1984 tarihi itibariyle çocuk yapma kabiliyeti bulunup bulunmadığı konusunda ek rapor almaktan ibaret olduğu-
Somut olayda anlaşmalı boşanma koşullarının oluştuğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, gerçekten 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.’nun 144. maddesinde boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğinin öngörüldüğü-
Mahkemenin boşanmaya ve boşanmanın fer'i sonuçlarına ilişkin kararının temyizi üzerine Yargıtaay'ca yalnız manevi tazminat açısından bozulduğu, başta yoksulluk nafakası olmak üzere diğer yönlerin (talep sonuçları) bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleştiği, öyle ise, açılan bu dava önceki davada kesinleşen yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin olup, işin esasının incelenmesi gerekirken bozmanın kapsamı dışında kalmasına rağmen önceki davanın derdest olduğundan bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kusurlu eşin boşanma davası açabileceği, boşanmaya karar verilebilmesi için davalı tarafın çok az dahi bir kusurlu olmasının gerekeceği, olayımızda ise vuku bulan vakıalara göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ne var ki bu sonuca ulaşılmasının tamamen davacının başka bir kadınla birleşip birlikte yaşamaya başlamasına ve davalı karısı ile evini ihmal etmesine varan tutum ve davranışlarından kaynaklandığının duraksanmayacak biçimde anlaşıldığı, davalıya atfı mümkün hiçbir kusurun gerçekleşmediği-
Yoksulluk nafakasının artırılması davasına cevap niteliğindeki dilekçede, nafakanın kaldırılması gerektiği savunması bulunmasının, bunun karşılık dava dilekçesi olarak kabulünü gerektirmeyeceği-
Babalık davasının kabul edilebilmesi için öncelikle ana ile baba olduğu ileri sürülen kişi arasındaki cinsel ilişkinin, küçüğün ana rahmine düştüğü dönemi kapsaması gerektiği–
Evlenir evlenmez yurtdışına giden ve ilk iki sene onar gün için Türkiye’ye gelen ve son üç sene ise hiç gelmeyen koca hakkında boşanma kararı verilmesi gerekeceği–