İlkokula başlama çağındaki ya da anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun anne yanında kalmasının bedeni ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yolunda, ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadan velayetinin anneye verilmesi gerekeceği–
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık ve arkadaşlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmadığı, kocanın sadakatsiz davranış içinde olmasının, kadınını ona mütemadi surette hakaret etmesine hak vermeyeceği, bu itibarla boşanma kararı verilmesinin gerekeceği-
İsteğin, velayetin değiştirilmesi ile ilgili olduğu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 74. maddesi dikkate alınarak küçüğün velayetinin davacıya verilmesi ile yetinilmesinin gerektiği, Yasa’nın yorumunda yanılgıya düşülerek ve talep aşılarak hüküm kurulmasının usul ve Yasa’ya aykırı olduğu-
Boşanmaya karar verilip hükmün kesinleşmesinden sonra da yoksulluk nafakasının istenebileceği, yoksulluk nafakası davasının, boşanma davasının sonuçlanmasından sonra açılmayacağının kabulünün, sonucu itibariyle temel haklardan olan dava hakkının sınırlandırılması niteliğini doğuracağı-
MK 143. maddesindeki düzenlemenin maddi tazminat konusunda yeterli olmadığı durumlarda Borçlar Kanunu’ndaki genel düzenlemenin boşanma sonrası istenen maddi tazminat istemlerinde uygulanması gerekliliğinin kabul edilmesinin gerektiği-
Tarafların mahkeme dışında kabul ettikleri anlaşmalı boşanma isteminin hakim huzurunda red edilmesi halinde, MK.166/III’e göre «anlaşmalı boşanma» kararı verilemeyeceği–
Boşanma davalarının, kanunda öngörülen belirli sebeplerin varlığı halinde bir hukuki durumun (evliliğin) değiştirilmesini (evlilik birliğinin sona erdirilmesini) ve ayrıca bu sonuçla ilgili yan tedbirlerin de birlikte düzenlenmesini sağlama amacının dayalı yenilik doğuran (inşai) bir dava türü olduğu–