Boşanma davası ve çocukla kişisel ilişki hakkında verilen karardan iki ay sonra, tarafların ve çocuğun durumunda bir değişiklik olmadan açılan, çocukla şahsi münasebetin yeniden düzenlenmesi davasının reddi gerekeceği–
Davalının davacıya, "terbiyesiz, görgüsüz, hırsızlar ve şu pisin sözlerine bak" dediği, bu durumda taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Dava dilekçesinde tavzih isteği açıklanmış olmakla birlikte, bu davanın kişisel ilişki isteğini havi müstakil bir dava olduğu, mahkemece de ayrı bir esasa kaydedildiği, bu durumda, kişisel ilişki hakkında hüküm tesisi gerekirken, ilk davaya ilave hüküm koyucu nitelikte karar verilmesinin Usul ve Kanun’a aykırı olacağı, ana ve baba ayrı şehirlerde yaşamaları ve çocuğun iki yaşında oluşu nazara alındığında; çocukla baba arasında her hafta cumartesi-pazar günleri kişisel ilişki kurulmasının çok olup çocuğun fikri ve bedeni gelişmesini engelleyici nitelikte olduğu-
Yargılamanın iadesi davasında yeniden yapılacak yargılamanın birinci davanın devamı niteliğinde olduğu, toplanan delillerden, davacı kocanın başka kadınlarla ilişki içinde olduğunun, davalı kadının da kocasına karşı onur kıncı hareketlerde bulunduğunun, kocasına, "Allah’ın cezası, başımın belası" demek suretiyle hakaret ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda iki tarafın da kusurlu hareketleri sonucunda evlilik birliği temelinden sarsıldığından boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece velayet düzenlenirken asıl olanın çocuğun gelişimi ve geleceğinin öncelikle düşünülmesi olduğu, müşterek çocuk küçük İ. C.’ın 22.4.1992 doğumlu olduğu, davalı annenin muhtelif dolandırıcılık işlediği, hakkında mahkumiyet kararı verildiği, halen de cezaevinde bulunduğu, küçüğün annesinin yanında olmadığı, anneannesi ve dedesi ile birlikte kaldığı, davalının bu şekilde annelik görevini de gereği gibi yerine getirmediği, öte yandan baba yanında kalması halinde küçüğün bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yolunda ciddi ve inandırıcı bir delilin de olmadığı, o halde çocuğun velayetinin babaya bırakılmasının gerekeceği, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının Usul ve Yasa’ya aykırı olduğu-
Bakılıp gözetilmek için çocuğun halasına bırakılmış olmasının, baş-lı başına velayetin kaldırılması nedeni olamayacağı–
Velayetin değiştirilmesi isteminin, velayetin tevdii sırasındaki koşullara göre değil, kendisine velayet tevdi edilen babanın velayeti yürütmesinin çocuk aleyhine yeni gelişmeler meydana getirmesi halinde mümkün olacağı-
Vasi tayinine itiraz davasında; itirazın kendisine vasi tayin edilenin hacir altına alınmasına değil de tayin edilen vasinin şahsına yönelik olması durumunda; Asliye Hukuk Mahkemesinin (M.K. 372/son maddesi çerçevesinde) Sulh Mahkemesince itirazın reddine dair verilen karar ve dayanağı belgeler üzerinde duruşma açmadan inceleme yaparak karar verebileceği ve bu kararın kesin olduğuna dair, direnme kararının isabetli olduğu-
«Dâvalının iktidarsız olduğu» iddiasına dayanan evliliğin iptali dâvalarında, «cinsel birleşmenin gerçekleşmediği»nin dâvacı tarafından ispat edilmesi gerekeceği–
Eşin sebep olduğu yangında müşterek çocukların ölmesinin müşterek hayatı temelinden sarsacağı ve boşanma sebebi olduğu-