Taraflar boşanma sebebi olaylardan sonra bir araya geldiklerine göre, davacının bu birliktelikten önceki olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, bu olayları evlilik birliğini temelinden sarsan ve eşlerin birlikte yaşamalarına imkan bırakmayan olaylar olarak kabulünün mümkün olmadığı-
İhtardan önceki iki aylık süre içinde terkin kanıtlanmamış olması nedeniyle davanın reddi yerine kabulünün doğru bulunmadığı-
Davacının, boşanma sırasında ileride yoksulluğa düşersem demek sureti ile boşanma sırasında yoksulluğa düşmediğini kabul etmiş bulunduğu-
Tanıktan altınların miktar ve niteliği sorulup o tarihteki değerinin veya verilen paranın miktarı sorularak bu hususlara dayanan alacak talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken isteğin reddinin doğru olmadığı-
Davalının "sen erkek değilsin, senden utanıyorum" dediği anlaşıldığından; taraflar arasında müşterek hayatı çekilemez hale getiren bir geçimsizliğin varlığının kabulünün gerektiği-
Aleyhe bozma yapılamayacağının temel usul kuralı olduğu, ilk kararı temyiz etmeyen ve hakkındaki karar kesinleşen tarafın, karşı tarafın temyizi sebebiyle verilen direnme kararını temyize hakkının bulunmadığı-
Aleyhine boşanma davası açılan kadının bir taraftan «evlilik birliğinin önceki boşanma davasının reddinden sonra yeniden kuruldu-ğunu»belirtirken, diğer taraftan «davacıdan icra kuralı ile nafaka alacağını teksil etmesi»nin, «iyiniyet kuralları» (MK.2) ile bağdaşmayacağı (ve kadının «evlilik birliğinin yeniden kurulduğu» iddiasının samimi olmadığını göstereceği)–
Boşanma davası açılması, sebebinin dışında; diğer sebeplerle ayrı yaşama hakkının doğduğu isbat edilmedikçe nafaka davasının kabul edilemeyeceği-
Evlilik dışı çocuğun velayetinin tevdii için açılan davada, çocuğun yararı araştırılarak baba veya annenin velayet altına konması olmazsa vesayet altına alınıp durumun sulh hakimine bildirilmesinin gerekeceği, babanın açtığı davanın reddi ile yetinilmemesinin gerektiği-