Uyuşmazlık, hesap kat ihtarnamesinin usulsüz tebliğine yönelik olduğundan başvurunun 7 günlük şikayet süresine tâbi bulunduğu açık olup, bu sürenin ise icra emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, somut olayda, şikayetçiye hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin tebligatın usulsüz olduğuna yönelik tespiti yerinde ise de, ipotekli taşınmaz maliki tarafından en geç 14.9.2019 olan icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında, 24.9.2019 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olmadığının anlaşıldığı-
İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun ‘icra emri gönderilemeyeceği’ne ilişkin şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yasal 7 günlük süreye tâbi olduğu- Öte yandan, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun ‘hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile icra emri gönderilemeyeceğine’ ilişkin şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbi olduğu- Öte yandan, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Şikayet edene hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar tebligat usulsüz ise de borçlu tarafından en geç icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında şikayet süresinde olmadığı gibi, borçlunun dava dilekçesinde getirdiği kat ihtarnamesine ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini, istinaf başvurusunda ileri sürmediğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen kat ihtarı tebligatı usulsüzlüğü değerlendirilemeyeceğinden borçlunun istinaf dilekçesi içeriği gözetilerek sair istinaf sebeplerinin incelenmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlu şirketin takibe dayanak genel kredi sözleşmesinde bildirilen adresinin “..................” olduğu, hesap kat ihtarının yine bu adrese tebliğe çıkartıldığı, muhatap borçlunun taşınması nedeni ile tebligatın iade edildiği, muhatap borçlunun adres değişikliğine ilişkin beyanının bulunmadığı anlaşılmakla, İİK’nun 68/b maddesi uyarınca muhatap borçluya çıkarılan hesap kat ihtarının adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılacağından, borçluya hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğunun kabulü gerekeceği- İpotek veren taşınmaz malikleri ......., ........... ve ............’ye çıkartılan hesap kat ihtarı tebliğlerinin ipotek resmi senetlerinde belirtilen adreslerine ulaştığı, tebliğlerin iade sebepleri de dikkate alındığında İİK’nun 148/a maddesi uyarınca hesap kat ihtarnamelerinin adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılacağından, ipotek verenlere hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğunun kabulü gerekeceği, ancak, ..........’ye hesap kat ihtarı tebliği adres yetersizliği nedeni ile iade edildiğinden, İİK’nun 148/a maddesi uyarınca tebliğ edilmiş sayılamayacağı-
Somut olayda borçlular tarafından, dava dilekçesinde borca itirazlar ile birlikte, bir kısım şikayetlerde de bulunulduğunun anlaşıldığı, borçlular, gerekçeli istinaf dilekçesini, yasal 10 günlük süreden sonra verdiğinden Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf süre tutum dilekçesi ve kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapılması ile yetinilmesi gerekirken kamu düzeni dışında işin esası incelenerek, hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçluların ileri sürdüğü şikayet nedenlerinin, istinaf süre tutum dilekçesi içeriği ve kamu düzeniyle ilgili hususların incelenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinde ileri sürülen tüm nedenlerin borca itiraz olarak nitelendirilerek icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava dilekçesinde ipoteğin terkini talebinin dayanağı olarak "borcun ödendiği" vakıasına değil, "baştan itibaren ipotek tesisinin geçersiz olduğu" vakıasına dayanıldığı gözetildiğinde, davanın TMK 883 uyarınca "ipoteğin terkini" davası olarak değil, "İİK. 150 uyarınca borçlu bulunmadığının tespiti davası olarak nitelendirilmesi" ve buna göre çözüme kavuşturulması gerektiği- İİK’nın 150. maddesinin eldeki davaya uygulanmasının, taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluşturmayacağı- İpotek, "muris ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin teminatı" olarak tesis edildiğinden, murisin ölüm tarihi itibariyle davalı şirkete borcu olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte ise de, davalı vekilinin "ipoteğin, dava dışı üçüncü bir kişinin borcu için tesis edildiğine" ilişkin beyanı da gözetilerek, ipotek tesisine ilişkin vekâletnamede vekile tanınan yetkiler de gözetilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiği- Mahkemece ipotek tesisinin hukuken geçerli olup olmadığı tartışıldıktan sonra, bu ipoteğe bağlı olarak yapılan icra takibi nedeniyle davacıların borçlu olup olmadıklarının hakkında bir karar verileceği- "Davalı vekilinin beyanı karşısında bozma kararında belirtildiği gibi bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı, davalı tarafça sunulan cari hesap ekstrelerine göre ipoteğin üçüncü bir kişinin borcu için tesis edildiği, ikrar kesin delil olduğundan davanın kabulünün gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İkinci açık artırmada alıcı çıkmadığından satış talebinin düşmesi ile yeni bir satış isteme süresinin başlamış olduğu- İİK. 150/e uyarınca, iki yıllık satış isteme süresi içerisinde alacaklı tarafından satış istenmediğinden takibin düşeceği ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından, yapılan ihalenin de feshi gerektiği-
Dava dışında olan kredi borçlusunun, borcundan dolayı davalı banka lehine tesis edilen ipotek sonrasında taşınmazı ipotekli olarak satın alan davacı tarafından açılan menfi tespit davasında, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde ipotekli taşınmazın alacağa mahsuben alacaklıya satılması, ihalenin kesinleşmesi üzerine alacaklı adına tescil edilmesi nedeniyle, istirdat davası olarak devam edilip edilmeyeceği-
'Takip konusu alacağın, ipoteğin kapsamında bulunmadığı' itirazının, 'rehin hakkına itiraz' olup, İİK'in 149. maddesinin, rehin hakkına itiraz imkanı tanımadığı- Takip konusu ipoteğin 'limit ipoteği' olması ve İİK'in 150/2 maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde 'ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip' yapılabileceği-