E. davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edildiğinden; eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığının kuşkusuz olacağı, eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm etkisi bakımından hiç bir fark bulunmamasının gerekeceği, yani tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı-
El atmanın önlenmesi ve tescil davalarının taşınmazın mülkiyetiyle (aynıyla) ilgili olduğu ve Kadastro Kanununun 25. maddesi hükmü gereğince kadastroyu ilgilendirdiği, başka bir ifadeyle, taraflar arasındaki çekişmenin Kadastro Mahkemesinin görevine girdiği ve anılan mahkemece uyuşmazlığın giderileceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılması, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulması, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenerek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması gerekeceği, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmasının gerekeceği-
Her ne kadar kira sözleşmesi hiçbir şekil şartına bağlı olmaksızın tekevvün ederse de, bu sözleşmenin varlığının ispatı yine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun koyduğu kurallara tabi olacağı-
E.tma haksız eylem olduğundan yenilendikçe ya da sürüp gittikçe mülkiyet hakkı sahibinin her zaman dava açabileceği-
Binanın kaçak ve ruhsatsız olmasının, taşınmazda pay sahibi olanların mülkiyetten kaynaklanan haklarına kullanmalarına engel olmadığı-
Temlik davacısı-davalının, inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve özeni göstererek uyuşmazlığa meydan vermeyecek şekilde sınır tespit ettirmesi gerekli iken, yeterli özeni göstermeden dava konusu binayı inşa ettiği, taşınmazları birbirinden ayıran sınırı belli edebilmek için gerekli özeni göstermeyen davalının, davacıya ait arsaya tecavüz eden binadan dolayı iyiniyetli sayılmasının olanaklı olmayacağı-
Davacının, davalının 488 ada 19 parsel sayılı taşınmaza haksız el attığını ileri sürdüğü halde; 26.7.2004 tarihinde yapılan ilk keşifte davacının yanlış parsel göstermesi nedeniyle, bu davanın konusu olmayan davalıya ait komşu 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde keşif yapılmış; buna göre mahalli bilirkişi ve tanıklar, 20 numaralı parselin davalıya kan bedeli olarak verildiğini ifade ettiği, davalının itirazı üzerine mahkemece, dava konusu 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 17.9.2004 tarihinde yapılan keşif sonucu; davalının taşınmaza fiilen müdahalesi bulunmadığı gibi, herhangi bir şekilde muaraza da yaratmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptandığı-
Taşınmaza yapılan elatmanın mutlaka kusura dayanmasının gerekmediği, «haksız» olmasının, elatmanın önlenmesi kararı verilmesi için yeterli olduğu–
Tarih itibariyle imar kapsamına alınmış meraların özel mülkiyete geçişini sağlayan yasa yürürlükte olmadığından davanın açıldığı tarihte işgal edilen mera için hazinenin elatmanın önlenmesi ve tapu iptali tescil isteme davasını açma hakkının olduğu-