Duruşma gününün, UYAP sisteminden öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir yasal düzenleme bulunmadığından; somut olayda davacı vekiline usulune uygun davetiye ile duruşma gün ve saatini bildirir tebligat da yapılmadığı sabit olduğundan vekile duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi, usulüne uygun tebliğe rağmen gelmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağından bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Belirsiz alacak davasında hüküm altına alınan miktarın, temyiz edilebilirlik sınırının altında olması nedeniyle karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı- Aynı görüşte: HGK. 09.11.2021 T. E: 2021/(19)11-758, K: 1356
Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden, dava konusu gayrımenkulün davalı 3. şahsa devredildiği tarih itibari ile doğmuş vergi borcunun tespiti yapılarak, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş olan vergi aslı ve ferileri üzerinden iptal kararı ve davacı alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi gerekirken, uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın ve vergi borcu belirlenmeksizin, sadece iptale karar verilmesinin doğru görülmediği-
Tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, yenileme sonucu ada parsel numarası değişen taşınmazda payları bulunmayan kişiler hakkında payların iptaline karar verilmeyeceği ve sonradan pay alan kişiler yönünden HMK.'nin 125. maddesinin uygulanması gerektiği-
6183 sayılı Yasa’dan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında da takip hukukundan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında olduğu gibi tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği ve borcun doğum tarihinin ise ödenmeyen vergi borcunun ait olduğu yıl itibari ile olduğu-
Vasiyetnamenin açılması istemine ilişkin davada vasiyetnamenin açılması sırasında "diğer ilgililer" ile ilgili çağrının yapılması için gerekli davetiyenin gerek TMK'nın gerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun aradığı şartlara göre usulüne uygun bir şekilde yapılması gerektiği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, cezai şart ve gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkin davada, mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapmasının zorunlu olduğu- Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamına uygun düzenlenmeyen ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığı- Birleşen dosya hakkında olumlu ve olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahalli bilirkişi, tanık beyanları ve bilirkişi raporları doğrultusunda dava konusu taşınmazın davacıların kullanımında olduğu gerekçesiyle taşınmazın kullanımına beyanlar hanesine şerh verilmesinin isabetli olduğu-
Bir tasarımın tescil edilebilmesi için mutlak yenilik unsurunu taşıması ve ayırt edicilik unsurunun bulunmasının gerektiği- Sadece muteriz tarafından sunulan bilgi ve belgeler kapsamında yenilik incelemesi yapılacağına dair kabulün tasarım hukukunda mutlak yenilik unsurunun kamu düzenine ilişkin olması ilkesiyle bağdaşmadığı-Bilirkişi raporunda mutlak yenilik incelemesi yapıldığı ve tasarımın mutlak yenilik unsuruna sahip olmadığının tespit edildiği gözetilerek itiraz üzerine YİDK tarafından da mutlak yenilik incelemesinin muteriz tarafından sunulan bilge ve belgeler haricinde de yapılması gerektiği-
İhtiyati haciz karanın nihai bir karar niteliği taşımadığı ve görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararının da HMK'nın geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği- Görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip dosyanın gönderildiği mahkemece işin esası hakkında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve bu kararın temyizi üzerine Özel Dairenin verdiği bozma kararına karşı yerel mahkeme direnmiş olup HMK'nın geçici 3 üncü maddesi gözetildiğinde, yargılamanın tâbi olduğu kanun yolunun belirlenmesinde ihtiyati haciz yahut görevsizlik kararının verildiği tarihin esas alınamayacağı- HMK’nın 341 ilâ 381 inci maddelerinde kanun yolu olarak yalnızca istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesine yer verildiği, HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yolu düzenlenmediğinden, direnme kararının bozulmasına yönelik kararın kesin olarak tesis edilmiş olduğu- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkeme kararının temyizi üzerine tesis edilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinde maddi hata bulunmadığı-