İçerik Akışı
İşçinin Aylık Ücret Miktarı- Net Ücret-
İşçilik alacaklarının tahsili istemiyle açılan davada, davacı işçinin aylık ücret miktarının belirlenmesinde iş sözleşmesinde kararlaştırılan asgari ücretin, sonra düzenlenen İstihdamı Zorunlu Personel Sözleşmesinde kararlaştırılan net ücrete ilave edilmesi gerekir mi? Davacı işçi ile davalı şirket arasında imzalanan “Süresi Belli Olmayan Sürekli Hizmet Akdi” ile ...2005 tarihinde ziraat mühendisi olarak davalı işyerinde çalışmaya başladığı, Bitki Karantinası Fumigasyon Yönetmeliği uyarınca taraflar arasında imzalanan ...2010 tarihli “Hizmet Akdi Sözleşmesi” neticesinde davacı işçinin aynı zamanda fumigasyon operatörü olarak da ilave iş yapmayı taahhüt ettiği, söz konusu bu hizmeti karşılığında ise işçiye aylık asgari ücretin ödeneceğinin belirtildiği, bir süre sonra ise davalı işçi ile davalı şirket arasında ...2011 tarihli “İstihdamı Zorunlu Personel Sözleşmesi”nin düzenlendiği, bu sözleşme uyarınca da davacı işçinin istihdamı zorunlu personel olarak çalıştığı sürede aylık net 2.050,00 TL (brüt 2.863,53 TL) ücret alacağının hüküm altına alındığı ve böylece son sözleşme ile davacının son ücretinin 2.050,00 TL'ye yükseltildiği anlaşılmakta olup “İstihdamı Zorunlu Personel Sözleşmesi” ile birlikte “Hizmet Akdi Sözleşmesi”nin de yürürlükten kalktığı, dolayısıyla davacı işçinin tahsilini talep ettiği alacakların artık son sözleşmede kararlaştırılan ücret miktarına göre değerlendirilmesinin gerektiği- "Davacı işçinin, davalı işyerinde ziraat mühendisi olarak çalışmakta iken imzalanan sözleşme uyarınca istihdamı zorunlu olan fumigasyon operatörü olarak da hizmet vermeye başladığı, sözleşmeden önce ücret tahakkukunun sürdürüldüğü, ancak ödemelerin eksik olduğu, davacı işçiye yüklenen ilave iş nedeniyle taraflar arasında ücret açıkça kararlaştırılmamış olsa da, mevcut bordrolardan da anlaşılacağı üzere ücretin belirlendiği ve bunun bordrolara yazıldığı bu itibarla davacı işçiye ödeme yapılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından kabul görmediği-
Nafaka Artırım İlamı- İlamın Alacaklı Lehine Bozulması-
İcra takibi devam ederken dayanak ilamın alacaklı lehine bozulması halinde, usul ekonomisi ilkesi gereği aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılmak suretiyle bozmaya uyularak verilen yeni hükme göre ek taleplerin borçluya gönderilecek icra emri veya muhtıra ile talep edilmesinin mümkün olduğu- Alacaklı vekilinin nafaka artırımı ilamına dayanarak haciz ve alacak talep ettiği tarih itibariyle, takip dayanağı ilk ilamla talep edilen alacaklar yönünden dosya borcunun ödenip ödenmediğinin belirlenmesi; icra mahkemesinde bu hususa konu şikayetin derdest olduğu görüldüğünden, verilecek kararın bekletici mesele yapılması, anılan mahkemece bu tarih itibariyle önceki alacaklardan dolayı dosya borcunun kalmadığının belirlenmesi halinde haciz talebinin artırılan nafaka miktarına ilişkin olacağı ve bu durumda henüz bu alacaklar için icra emri veya muhtıra gönderilmemiş olduğundan takibin kesinleşmediği ve haciz uygulanamayacağının kabulü gerektiği-
Taşınmazdaki İhtiyati Tedbirin Cebri Satışa Etkisi-
Taşınmazın rızai devrini engellemek amacıyla konulan ve icra dosyasından söz edilmeyen tedbir kararlarının, cebri icra sonunda yapılacak satışı durdurmayacağı ve paranın alacaklıya ödenmesine de engel teşkil etmeyeceği-
Mücbir Sebep- Sebepsiz Zenginleşme- Hizmet Sözleşmesi-
Festival organizasyonu işini konu alan ticari nitelikte hizmet sözleşmesinde, "edimin ifası mücbir sebepler nedeniyle imkansız hale gelmiş ise, tarafların sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararlarının tazminini talep edemeyecekleri" düzenlemiş olup, "sözleşme bedeli"nin davalı yüklenici şirketin edimi ifa etmesi halinde hak kazanacağı ücret olduğu, ifanın imkansız hale gelmiş olması nedeniyle geri vermekle yükümlü olduğu bedelin bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Davalı yüklenicinin, o tarihlerde yaşanan Gezi Parkı Olaylarından dolayı edim, ifası imkansız hale geldiğinden, henüz sözleşme ifa edilmeden önce peşin olarak tahsil ettiği bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafa iade ile yükümlü olduğu-
Yerel Mahkeme Kararının Bir Bölümünün Açık Onama Hükmü Olmadan Onanmış Sayılması-
Açık bir onama hükmü bulunmasa da, taleplerden biri veya daha fazlası hakkındaki yerel mahkeme kararına ilişkin temyiz itirazları Yargıtay'ca reddedilmiş ve böylece kararın o bölümü bozma kapsamı dışında bırakılmış ise, reddedilen temyiz itirazlarının bulunduğu karar bölümünün onanmış sayılacağı- Bozma nedeni dışındaki diğer bentler için ilam davalısının temyiz itirazları reddedildiğinden, bu alacaklar yönünden icra takibinin devamında bir usulsüzlük bulunmadığı-
İtirazın İptali İlamındaki Fer'ilerin İcrası-
Takipte kesinleşen miktar ".... USD" iken bu miktarın TL. olarak dikkate alınması ve tüm hesaplama TL. üzerinden yapılmışken .... USD toplam rakamının bulunmasının isabetsiz olduğu- Dosya kapak hesabının yapılmasının istenilmesinde borçlunun hukuki yararının olduğu- İtirazın iptali kararının fer'isi niteliğinde olan tazminat, harç, vekalet ücreti ve yargılama gideri ilama dayandığından, borçluya aynı dosya üzerinden icra emri gönderilmeden alacaklının talebi ile bakiye borç hesabı yapılmak sureti ile itirazın iptali ilamının fer'isi niteliğindeki tazminat, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin talep edilmesi mümkün olmadığı- İcra mahkemesince, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, itirazın iptali ilamının fer'isi olan alacaklar nazara alınmadan, hesap tarihi itibarı ile rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Haricen Satış- İyiniyetli Zillyet- Elatmanın Önlenmesi- Ecrimisil
Tapulu taşınmazların harici satışı geçersizse de, davacı-karşı davalının taşınmazı 10 yıl gibi uzunca bir süre kullanmış olması ve davalı-karşı davacı tarafından da bu kullanımına uzun bir süre ses çıkarılmadığı gözetildiğinde, taşınmazı haricen satın alan tarafın, fuzuli şagil sayılamayacağı ve harici satış bedeli kendisine ödeninceye kadar taşınmazı elinde tutma hakkının bulunduğu, davalının bu dönem yönünden iyiniyetli zilyet konumunda olacağı ve TMK. mad. 994 uyarınca iyiniyetli zilyedin, yaptığı zorunlu ve faydalı giderlerin tazminini talep edebileceği, bu tazminat ödeninceye kadar da hapis hakkı doğacağı- Davacı-karşı davalının taşınmazı satın almak suretiyle kullanması ve bu süre içerisinde taşınmazın kullanılmasına göz yumulmuş olmasının, kullanmaya muvafakat olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu durum karşısında, elatmanın önlenmesine karar verildikten sonra davacı-karşı davalının ecrimisilden sorumlu tutulmasının hatalı olacağı-Taşınmazdan iyi niyetle yararlanan zilyedin, geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden tazminat ödemek zorunda olmadığı ve kaybedilmesinden, yok olmasından ve hasara uğramasından da sorumlu olmadığı-
İhalenin Feshi- Satış İlanının Tebliği-
Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği- Bizzat borçlu şirket yetkilisine tebliğ edildiği belirtilen satış ilanı tebligatındaki imzanın yetkiliye ait olmadığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece bu husus araştırılarak ve gerektiğinde tebligat mazbatasındaki imza üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise, tebliğin geçerli sayılacağı- Borçlu şirket yetkilisinin kendi nam ve hesabına açmış olduğu ihalenin feshi davası ile borçlu şirketin de satıştan en geç o tarihte haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
OSB Yönetim Kurulu Kararlarının İcrası-
4562 s. OSB Kanunu mad. 16/son uyarınca yönetim kurulunun ilam niteliğinde sayılacak kararlarının sadece Yönetim Aidatı ile sınırlandırılmış olduğu- Alınan kararda yönetim aidatının likit olarak gösterilmemesi halinde, kararın bu haliyle ilamlı takibe konu edilemeyeceği-
İcra Takibinde Tarafta İradi Değişiklik (HMK. 124)- İcra Emri Yerine Kıymet Takdir Raporunun Tebliği ve Sonuçları-
Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olduğundan, alacaklının, HMK. mad. 124/3-4 uyarınca, taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltebileceği, bu durumda, alacaklı vekili tarafından, ek takip talebi düzenlenerek, takibin usulünce mirasçılara yöneltilmesinin istenmesi gerektiği- Borçlunun takipten önce vefat ettiği öğrenildiğinde, murisin mirasçılarına icra emri tebliği gerekirken, sadece kıymet takdir raporunun tebliği ile yetinilmiş olduğu anlaşıldığından ve yapılan tebliğ işleminin icra emri tebliğ işleminin yerine geçemeyeceğinden, buna bağlı olarak da satış isteme süresinin başlamayacağı, icra müdürlüğünün, İİK. mad. 150/e uyarınca satış isteme süresinin düşmesi kararının yerinde olmadığı-