İçerik Akışı

Belirsiz Alacak Davasında Temyiz Sınırının Belirlenmesi- Mevduatlardaki Zamanaşımı-

Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kesinlik sınırının dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirleneceği-  Bir işlem yapıldığı kanıtlanmadan, sadece TTK. mad. 68/son hükümlerine dayalı savunma ile mevduatta bulunan paranın ödenmesinden kaçınılamayacağı- Davalı bankanın ticari defterlerle ilgili savunmasının, elinde banka cüzdanı bulunan davacının hakkını ileri sürmesine engel teşkil etmeyeceği-

Sözleşme ve Faturaya Dayanan Alacakta Temerrüt- Yabancı Para Cinsinden Yapılan Takipte İcra İnkar Tazminatı ve Vekalet Ücreti Hesabı-

Sözleşmenin ödeme başlıklı maddesinde ve dava konusu faturalarda, ödeme tarihi olan 90 (doksan) gün belirlenmiş olduğundan, 90 günün sonunda ödeme yapılmadığı taktirde, TBK. mad. 117 uyarınca, bu günün geçmesiyle temerrüdün gerçekleşmiş sayılacağı- Yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, İİK. mad. 67 uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi halinde, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması gerektiği- Yabancı para alacağının, karar tarihi itibarıyla TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği-

İmza İtirazı- İcra Mahkemesince Doğrudan İsticvap Yapılması-

Borçlu, "senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını" ileri sürerek, imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulunduğu resmi ve özel mercileri beyan etmiş olduğundan, öncelikle  ilgili yerlerden getirtilen ve dosya kapsamına bulunan borçluya ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise; borçluya İİK mad. 68a/5. uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece bu usule uyulmadan "doğrudan" borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-

Tasarrufun İptali Davası- Nam-ı Müstear

İİK. mad. 280/1 som cümle uyarınca, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine icra takibinde bulunulmuş olması gerektiği- İİK. mad. 284 gereğince hak düşürücü 5 yıllık süreden sonra açılan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması halinde man-ı müsteardan söz edileceği-  Davacı, "borçlunun mal kaçırmak için bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazı ekonomik gücü olmayan kardeşi adına tapuda tescil ettirdiğini" ileri sürerek "tasarrufun iptali"ni talep etmiş olduğundan, mahkemece "dava konusu alacağın dayanağı olan ilamın kesinleşme tarihinin, tapudaki tasarruf işlemlerinden sonra olduğu" gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğu; ilamın dayanağı olan sözleşme, tasarruftan önce olduğundan ve bu taşınmazların satın alım tarihlerine göre takibinin süresinde yapıldığı, haciz tutanağı düzenlendiği ve İİK. mad. 105 uyarınca, borçlunun aciz halinin oluştuğu  görüldüğünden, gayrimenkullerin adına tescili tarihinde davalı üçüncü kişinin bu taşınmazları gerçek değerlerine göre satın almaya ekonomik gücünün yeterli olup olmadığı ve nam-ı müstear hususunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği-

Tasarrufun İptali Davalarında İhtiyati Haciz-

Üçüncü kişinin de tasarrufa konu malı elden çıkarmış olması halinde, davalı üçüncü kişiler yönünden ihtiyati haciz isteminin takdir olunacak teminat karşılığında kabul edilmesi gerektiği-

Müdahalenin Önlenmesi ve Haksız İşgal Tazminatı Davası-

Mahkemece, sonradan yapılan 2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin geçersiz olduğu kabul edilerek, kira sözleşmesinin 01.01.2010 tarihinden itibaren sona erdiğine ilişkin olarak verilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmediğinden, davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşacağı- Kira sözleşmesi karşılıklı anlaşma veya bir mahkeme kararı ile iptal edilmediği sürece tarafları bağlayacağı ve geçerliliğini sürdüreceği, mahkemece (önceki) 01.01.2009 tarihli kira sözleşmesinin iptaline veya hükümsüzlüğüne karar verilmediğine göre, TBK. mad. 347 gereğince tahliye talebinin reddine ve kira alacağına ilişkin talebin de 01.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hükümlerine göre tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davacı tarafından aynı maddi olaylara dayalı olarak davalının müdahalesinin önlenmesi ve tahliyesinin talep edildiği ve davalı tarafından da derdestlik itirazında bulunulduğundan, mahkemece bu talep konusunda inceleme yapılması gerektiği-

İhtiyati Haciz- Adi Ortaklığın Taraf Ehliyeti-

Alacaklı tarafından, adi ortaklığın ciranta olduğu çeke dayalı olarak hem adi ortaklık hem de adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine ihtiyati haciz talep edilmiş ve mahkemece de talep doğrultusunda karar verilmişse de, dava şartı (HMK. mad. 114/1-d) olan taraf ehliyeti, mahkemece re'sen nazara alınacağından, adi ortaklığı oluşturan üç şirket aleyhine de ihtiyati haciz kararı verilmesi ile taraf ehliyeti olmayan adi ortaklık aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının sıhhat kazandığının düşünülemeyeceği; adi ortaklık yönünden verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiği-

Takip Talebinde Alacak Miktarının Fazladan İki Sıfırla (00) Yazılması-

Takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak miktarının "1.543.591,00 TL" olarak gösterildiği, ancak takip konusu alacağın sebebi olarak gösterilen kredi sözleşmesi hesabının kat edilmesine ilişkin olarak alacaklı tarafından borçlulara gönderilen ihtarnamede bahsi geçen kredi sözleşmesi nedeniyle kullandırılan kredi tutarının "15.435,91 TL" olduğunun bildirildiği anlaşıldığından, alacaklının alacağın "15.435,91 TL olduğu"na ilişkin kabul beyanı da nazara alınarak, takip konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç aslının 15.435,91 TL olduğunun, takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak olarak 1.543.591,00 TL'nin yazılmasının ise rakamlar arasına konulan nokta işaretinin yanlış konulması nedeniyle maddi hatadan kaynaklandığının ve bu durumun düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunun, alacaklının şikayete konu talebinin alacağın bir kısmından feragat niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği-

Tedbir Nafakası- İddianın Genişletilmesi Yasağı-

Dava dilekçesini bir bütün olarak değerlendirerek, davayı nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek görevinin hakime ait olduğu (HMK. mad. 33)- Uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, hakimin taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve tarafların delil gösterilmesini isteyebileceği (HMK . mad. 31)- Dava dilekçesinde, "davalı eşin yükümlülüklerini yerine getirmediği" iddiası ile "tedbir nafakası" isteminde bulunan davacının duruşmada "davalı eşinin başka bir kadınla yaşadığını ve bu nedenle nafaka istediğini" açıklaması iddianın genişletilmesi kapsamında bulunduğu ve davalının açık muvafakati olmadığından tedbir nafakası istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-

İhtarda Verilen Ödeme Süresi Dolmadan ve Alacak Muaccel Hale Gelmeden İhtiyati Haciz İsteminde Bulunulması

Borçlulara gönderilen ihtarname incelendiğinde borcu ödemeleri için 24 saat ödeme süresi verilmesine karşın bu süre dolmadan ve alacak muaccel hale gelmeden ihtiyati haciz isteminde bulunulmasının alacaklı tarafın çelişkili davranışı niteliğinde olduğu- Şirketlerin birbirlerine kefil oldukları da gözetildiğinde borcun muaccel olmadığı- İhtarname ile asıl borçluya verilen ödeme süresi dolmadan ve kefiller yönünden ise asıl borçluya ihtarname tebliğ edilmeden ve verilen atifet mehli dolmadan (TBK. mad. 586) borcun muaccel olmayacağı; ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiği-