İçerik Akışı

Haklı Nedenle Fesih- Kıdem Tazminatı-

İşçinin hangi eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda hâkimin, iş ve çalışma hayatının gerekleri ile toplumsal ilişki ve gelenekleri göz önüne alarak somut olayın özelliklerine göre bir sonuca varması gerektiği- İş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia eden işverenin bu iddiasını ispat etmesi gerektiği- 15 yılı aşkın kıdeminin bulunan ve çalışma süresi boyunca uyarı cezası dahi almamış olan işçinin, içinde birkaç çikolata bulunan paketi alması nedeniyle kıdem tazminatı alacağından mahrum kalması hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun düşer mi?

Usulsüz Tebligat- Adreste Bulunmama Nedeninin Araştırılması-

Borçlu şirkete çıkarılan örnek 7 ödeme emrine ilişkin tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince yapılmış olup, borçlu şirketin adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmediği, adreste bulunmama nedeninin araştırılması hususunun, gerçek kişiler yönünden arandığı-

Üst Sınır İpoteği- Limit Aşımı- Şikayet-

Üst sınır ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde, limit aşımına ilişkin şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-

Ayıplı Araca Dair İlamların İcrası

Son Yargıtay İçtihatları

Vekalet Ücret Sözleşmesi (İİK. mad. 68)

Borçlu icra takibine konu (avukatı ile yaptığı) vekalet sözleşmesine ve altındaki imzaya itiraz etmediğinden, bu belgenin, "İİK. mad. 68/1 anlamında" belge niteliğine kavuştuğu ve borçlu tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir belge de ibraz edilmediğinden mahkemece, "itirazın kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-

Bonoya Dayalı İcra Takibine Konu Alacağın Banka Tarafından TMSF, TMSF Tarafından Varlık Yönetim Şirketine Temliki Halinde Zamanaşımı-

Takibi başlatan alacaklı banka tarafından takip alacağının önce, TMSF'ye, daha sonra da TMSF tarafından Varlık Yönetim A.Ş.'ye temlik edildiği, alacaklı bankaca yapılan takibin devamına ilişkin işlemler nedeniyle alacağın 3 yıllık zamanaşımına uğramadan TMSF'ye temlik edildiği, bu nedenle, alacağın, bu temlik tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresine tâbi hale geldiği, son temlik tarihinde de takibin devamına yönelik işlemler yapıldığı ve 20 yıllık zamanaşımının henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından, " zamanaşımı nedeniyle" (İİK. mad. 71, 33-a) icranın geri bırakılması"na yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-

(İİK. mad. 89) Üçüncü Kişinin Sorumu Olduğu Temerrüt Faizi-

Mahkemece, İİK. mad. 89/3 uyarınca; şikayetçi 3. kişinin sorumlu olduğu temerrüt faizinin, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanmak üzere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirse de, taleple bağlılık ilkesi gereği, şikayetçi vekilinin talebiyle bağlı kalınarak, menfi tespit davasının karar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinin hesaplanması yönünde bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak karar verilmesi gerektiği-

Menfi Tespit Davasında Tedbiren Takiplerin Durdurulması- İcra Takibinin İptali- Dosyaya Ödenmiş Olan Paranın İadesi-

Hakkında kambiyo takibi yapılan ve haciz tehdidi altında icra dosyasına para yatıran borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruyla takibin iptaline karar verilmesi halinde, yine borçlunun açtığı menfi tespit davasında verilen tedbir kararıyla "takibin durdurulmasına karar verildiği" gerekçesiyle dosyaya yatan paranın iadesine yönelik talebinin reddine karar verilemeyeceği- İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmelerinin zorunlu olmadığı-

Konkordato Bilgilendirme Toplantısı

İzmir Ticaret Odası

İşçilik Alacağı- Belirsiz Alacak Davası- Davacı hizmet süresini ve ücret miktarını bildiğine göre alacağın tam ve kesin olarak hesaplanmasının kendisinden beklenemeyeceğinden söz edilemeyeceği-

İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirilmesi gerektiği- İşçilik alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı ve buna bağlı olarak belirsiz alacak davası açılıp açılamayacağının her somut olayın özelliğine göre kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiği- Davacı vekili, "davalı işyerinde uluslararası tır şoförü olarak çalışan müvekkilinin, ayda ortalama bir kez komple, iki kez de dorse seferi ücreti olmak üzere aylık ücretinin asgari ücret+1.100 Euro olarak ödendiğini" belirterek "davacı işçinin ayda kaç kez yurt dışı seferi yaptığı, bu seferlerin niteliği ile her sefer başına alınan ücret belirtilmek suretiyle kıdem tazminatı ile yıllık izin ve ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini" talep etmiş olup dava dilekçesindeki açıklamalar dikkate alındığında "hizmet süresinin davacı tarafça kesin olarak bilindiği", bu hususta bir "belirsizliğin bulunmadığı", ayrıca davacının aylık ücretinin tespiti için gerekli olan sefer sayısı da belli olduğu, davacının kıdem tazminatı yönünden giydirilmiş ücretin kıdem tazminatı tavanını aşması nedeniyle ancak tavan miktar üzerinden hesaplanması gerektiği görüldüğünden, kıdem tazminatı, yıllık izin alacakları bakımından bir belirsizlikten söz edilemeyeceği- Davacı hizmet süresini ve ücret miktarını bildiğine göre alacağın tam ve kesin olarak hesaplanmasının kendisinden beklenemeyeceğinden söz edilemeyeceği- "Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ancak davanın belirsiz alacak davası olup olmadığı yönünde nitelemenin hâkime ait olacağı; davalı işverenin sefer başı alınan harcırahın ücrete eklenemeyeceği savunmasında bulunduğu ve resmî kayıtlarda davacının gerçek ücretinin gösterilmediğini, bu nedenle alacakların belirsiz olduğu, hukuki yararın ise tamamlanabilir bir dava şartı olduğu; taraflarca ileri sürülmeyen bir hususun re'sen tek başına bozma nedeni yapılmasının mümkün olmadığı, ancak başka bozma nedenleri ile varsa bunun da bozma nedeni yapılabileceği" şeklindeki görüşlerin HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-