Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda, takibe konu borcun yanlış hesaplandığını, alacaklının icra takibinde işleyecek iştirak nafakasına ilişkin artış talebi bulunmamasına rağmen İcra Müdürlüğünce TEFE oranı üzerinden artış uygulandığını, takibe konu borcun bilirkişi aracılığıyla hesaplanması gerektiğini, alacaklı hesabına 05.12.2013 tarihinde nafaka borcuna ilişkin yapılan 9.000,00 TL harici ödemenin de nazara alınması gerekirken İcra Müdürlüğünce bu talebinde ret edildiğini belirterek bilirkişi raporu sonucuna göre müvekkilinin maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasını ve 30/09/2014 tarihli işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda borçlu tarafından dosyaya ibraz edilen 05/12/2013 tarihli-9.000,00 TL bedelli banka havale dekontunun İİK'nun 33/2 maddesi kapsamında bir belge olmadığı, bu belgeye dayanılarak dekontta yazılı 9.000,00 TL'nin takip sonrası ödeme olarak nitelendirilip mahsup edilmesinin takip hukuku açısından mümkün olmadığı, takip dosyasında 2006 yılından itibaren biriken nafakaların aylık 200,00 TL üzerinden talep edildiği, ayrıca takip tarihinden itibaren yine aylık 200,00 TL üzerinden talepte bulunulduğu, alacaklının talebiyle bağlı kalınması gerektiği ve bu nedenle alacaklının sonradan takip talebini aşacak şekilde talepte bulunamayacağı, takip talebiyle bağlı kalınarak ve artış farkları eklenmeksizin hesap yapılmasının takip dosyası kapsamına uygun olacağı, buna göre yapılan hesaplama sonucunda hesap tarihi itibariyle bakiye borç miktarının 8.320,39 TL olduğu gerekçeleriyle takip dosyasında 30/09/2014 tarihi itibariyle bakiye borç miktarının 8.320,39-TL olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm alacaklı ve borçlu vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
3- Borçlu vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nun 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, yeni uygulamalarla objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir.
Somut olayda icra dosyasına sunulan 21.12.2013 tarihli taahhütname zaptına göre borçlunun belirlenen dosya borcunu ödemeyi taahhüt ettiği ve Garanti Bankasına ait 05.12.2013 tarihli dekont içeriğinden de “nafaka bedeli taahhüt edilen” açıklaması yapılarak alacaklı hesabına borçlu tarafından 9.000,00 TL ödemenin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu ödemenin dosya borcundan mahsubu gerekir.
Bu durumda mahkemece, alacaklı hesabına yapılan ve açıkça “nafaka bedeli taahhüt edilen “ açıklaması içeren ödemeninde dosya borcundan mahsubu gerekirken ödeme hesaplamada dikkate alınmadan hazırlanan bilirkişi raporu doğrultunda sonuca gidilmesi doğru değildir.
8. HD. 16.01.2018 T. E: 2015/17578, K: 500
Ayrınılı görüntülemek için tıklayın