İçerik Akışı

Limited Şirket Ortağından Prim Borçlarının İstenmesi- Usulsüz Tebligat

Usulsüz olarak gönderilen tebligat nedeniyle prim, işsizlik sigortası primi, damga vergisi borçlarına ilişkin gönderilen ödeme emrinin iptali, maaşa konulan haczin kaldırılması, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece "davacının yut dışında ikamet ettiği ve kurumca çıkartılan ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edilmesi" sebebiyle "ödeme emirlerinin iptaline" karar verilmesinin isabetli olduğu- 6183 s. K. mad. 35 uyarınca, limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacaklarından, araştırma yapılmadan, davacının, şirkette hisse sahibi olduğu dönem borçlarından sorumlu tutulamayacağı şeklinde menfi tespit oluşturacak kesin hüküm niteliğinde karar verilmesinin ise usul ve yasaya aykırı olduğu-

Çekin Keşide Tarihinin Değiştirilmesi- Paraf- Tahrifat Önceki Tarihin Keşide Tarihi Olarak Kabulü-

Keşide tarihindeki paraf imzanın keşideci borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı kesin olarak belirlenememiş olup keşide tarihindeki düzenlemeye ilişkin keşideci borçlunun onayı olmadığından söz konusu değişiklik geçerli olmayıp, ispat yükünün alacaklıda olduğu dikkate alındığında çekin keşide tarihinin tahrifattan önceki tarih olan 23.10.2014 olduğunun kabulü gerekip 23.12.2014 tarihinde yapılan ibraz 10 günlük süreden sonra olup alacaklının takip haklarını kaybettiği- Borçlu keşidecinin ödeme beyanı lehtara karşı olup, takip alacaklısına karşı herhangi bir ödeme defi bulunmadığı anlaşıldığından, İİK'nun 170/a-son maddesi hükmünün uygulama yeri olmadığı-

Kira Alacağının Temliki- Tahliye İsteme Hakkı-

Kiralananın tahliyesinin ancak malik veya kira sözleşmesinin tarafı olan kiraya veren tarafından istenebileceği- Kira alacağının temliki ile kira sözleşmesinin taraflarının değişmeyeceği, sadece kira alacağını temlik alanın tahliye isteyemeyeceği-

İİK. 148/a (Adres Gösterme Zorunluluğu) İçtihatlar-

İpotek sözleşmesinin taraflarının veya ipotekli taşınmazı sonradan satın alanlarla, bunların hedeflerinin tapu sicili müdürlüğüne yurt içinde bir "tebligat adresi" bildirmek zorunda olması- Adres değişikliğinin, tapu sicili müdürlüğüne bildirilmemesi halinde, 7201 s. Tebligat Kanununun 35. maddesine göre eski adrese yazılacak tebligatların geçerli sayılması-

Tapu İptali Tescil Davasının Konusuz Kalması- Bu İlamda Yer Alan Vekalet Ücreti ve Feri'lerin İcra Takibine Konu Edilmesi- Kesinleşme Aranıp Aranmayacağı-

Tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin davaya konu taşınmazın ihalenin feshi davası ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine, "...dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına..." şeklinde verilen ilam taşınmazın aynı ile ilgili, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak hüküm içermediğinden, ilam vekalet ücreti, yargılama gideri ve faiz taleplere yönelik ilamın icrası için kesinleşmesi şartının bulunmayacağı-

Tebligat Kanunu mad. 21/2 uyarınca Tebligat-

Tebligat Kanunu uyarınca, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde, ilk tebliğin 21/2'ye göre yapılacağına imkan tanınmamış olduğu; aksine bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa da tebligatın 10/1 ve 21/1 maddelere göre yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, ikinci tebliğin 21/2'ye göre yapılabileceği- İlk defa bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa da, tebliğ evrakının Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması ve muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerektiği- Gerekçeli karar tebligatlarının, davalılar adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapılmasının usulsüz olduğu- Bir kişinin (kapıcının) birden fazla adreste, birden fazla kişinin (muhatabın) nerede olduğunu bilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı-

Mallara İlişkin Faturaların Ticari Defterlere İşlenmesi- Mal Teslimi- İspat Yükü-

Davacının satışını yaptığı mallara ilişkin faturaların davalı şirketin ticari defterlerine işlendiği, faturada mündemiç ürünlerin ihraç edilmesi nedeniyle davalı tarafça faturalar vergi dairesine ibraz edilerek KDV iadesi alındığı, bu nedenle faturaya konu ürünlerin teslim edilmediğine ilişkin savunmanın ispat yükünün davalıya düştüğü, davacı şirketin ticari vekilinin yeminini eda ettiği anlaşılmakla alacak davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-

Limited Şirket Hisse Devri- Kapalı Fatura-

Davacının talebi ve davalı ile arasındaki ticari ilişki gözetilmeksizin "yasal faize" hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Limited şirket hisse devri ve şirket şubesinin devrine ilişkin protokole dayalı alacak istemine ilişkin uyuşmazlıkta, 3095 s. K. mad. 2/2 uyarınca faiz uygulanması gerektiği- Davacıların talep ettiği eğitim ücretleri yönünden ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor bulunmadığı görüldüğünden, öncelikle bankadan davacı şirket ve şubelerine ait hesapların ve hesaplarda işlem yapan kişilerin inceleme yapmaya elverişli ayrıntılı dökümü istenerek, hesaplarda işlem yapma ve para çekme konusunda davacının yetkili kılındığına dair vekaletnamelerin de incelenmesi, gerekirse bu hususlarda yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Taraflar arasındaki protokolde şirketin bankanın şubesi ile tüm demirbaşlarının ve bir minibüsün kuracağı şirkete devredileceği kararlaştırılmış ve bu mallara ilişkin KDV de dahil edilerek iki adet kapalı fatura kesildiği görülmekte olup fatura örnekleri, tarafların ticari defterlerinde de demirbaş ve araç alımına ilişkin kayıtların bulunmakta olduğu, bu kayıtların faturalarla ve birbiriyle uyumlu olduğu, davacı şirket tarafından kesilen faturaların kapalı fatura olduğu ve ticari örf âdet gereği kapalı faturanın bedeli ödenmiş fatura olduğuna karine teşkil ettiği gözetildiğinde, bu durumun aksini ispat etme yükümlülüğünün davacı şirket üzerinde olduğu gözardı edilerek, davalıların KDV tutarı yönünden itirazlarının reddedilmesinin hatalı olduğu-

Yabancı Para Alacağı- Fiili Ödeme Günü-

Alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi "yabancı para" olarak (USD) istediği ve yabancı para üzerinden istenen toplam alacağın TL karşılığını (İİK. 58/3) gösterdiği anlaşıldığından, seçimlik hakkını "fiili ödeme günündeki kur" üzerinden ödeme yapılması yönünde kullandığının kabulü gerektiği- Bu durumda alacaklının, yabancı para alacağı olan asıl alacak için 3095 s. K. mad. 4/a gereğince, takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi talep edebileceği-

İnşaat Sözleşmesi- Önalım Hakkı-

Pay devrinin inşaat sözleşmesi gereğince yapılan bir devir olduğu ve bu nedenle TMK. mad. 732 ve dürüst davranma başlığını taşıyan 2. maddesine göre önalım hakkının kullanılamayacağı-