İçerik Akışı

İtirazın İptali- İcra Müdürlüğüne Yapılan Yetki İtirazı-

Davalı taraf ödeme emrine karşı icra müdürlüğüne yaptığı itirazında yetki itirazında da bulunarak, yetkili icra müdürlüğünü de bildirmiş olduğundan, İtirazın iptali davasına bakan mahkemece öncelikli olarak icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı konusunda inceleme yapılması, icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunun kabulü halinde ise, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

Avukatın Özen ve Sadakat Borcuna Aykırı Davranması- Nedensellik Bağı-

Alacağın tahsiline yönelik olarak açtığı davayı takip etmeyerek davanın açılmamış sayılmasına sebebiyet veren davalı avukatın özen ve sadakat borcuna aykırı davranmış olduğu- Davalı avukatın ihmali ile müvekkili davacının uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinden, mahkemece, öncelikle ilgili dava dosyası celp edilerek, açılmamış sayılmasına karar verilen davada davacının, dava açma süresi dolmadan vekilden bağımsız olarak davayı açsaydı davacının bu davayı kazanma şansının bulunup bulunmadığının gerektiğinde bilirkişi deliline başvurularak tespit edilmesi, bu tespit ile tarafların varsa kusur oranları değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği-

Kazı Çalışması Sırasındaki Zarardan Kaynaklı Tazminat İstemi-

İSKİ'nin tacir olduğu, “yargı harçlarından” muafiyetinin olmadığı-Davacı, tacir olduğundan, olay günü haberdar olduğu zararı nedeniyle, tacirin zarar veren hakkında bir yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açması gerektiği- Tacir olanlar için dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın olur tarihinin zamanaşımı süresinin başlangıcı için esas alınamayacağı- Tacirlerin, işletmeleri ile ilgili zararların takibinde gerekli özeni göstermesi gerektiği-

Tasarrufun İptali Davası Sırasında Borçlunun İflası-

Mahkemece, borçlu iflas etmiş ise iflas idaresi mi yoksa İİK'nun 245. maddesi gereğince davacının iflas idaresinden yetki alması halinde davacı alacaklı mı devam edecek, belirlenerek ve buna göre taraf teşekkülü sağlandıktan ve taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-

Paydaşlığın Giderilmesi Davası- Taraf Teşkili- Tebligat Kanunu 21/2'ye Göre Tebligat-

Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçının diğer paydaşlara karşı açacağı; davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Tebligat Kanunu mad. 21/2 gereğince çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı, bu usulün hemen başvurulacak bir yol olmadığı, istisnai olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şekli olduğu-  İİK. mad. 121 uyarınca açılan davada, davalı borçluya dava dilekçesi tebligatının, TK'nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden bilinen adrese tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-

Sıra Cetveline İtiraz- Aracın, Borçlunun Diğer Kredilerinin de Teminatı  Olması- Haksız Şart-

Bireysel ihtiyaç kredisi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi sözleşmesinde, rehne konu aracın, borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de teminatı olduğu yönündeki bir kaydın yazılmamış sayılması gerektiği, Tüketici Kanunu'nun amacı olan tüketicinin korunması önceliğinden hareketle bireysel ihtiyaç kredisinin teminatı dışında taşıt rehin sözleşmesinde yer alan buna benzer hükümlerin "haksız şart" olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda sıra cetveline itiraz davasına bakan mahkemece, "bedeli paylaşıma konu araç üzerine konulan taşıt rehin bedeli dışında borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de rehin kapsamında olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-

İtirazın İptali Davası- Islah- Faiz-

İtirazın iptali davası ıslah dilekçesi ile alacak davasına çevrilmişse de, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediği halde, mahkemece, yasal faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-

Site yönetimin, kat malikleri adına; binadaki ortak ve bağımsız bölümlerdeki ayıplı işlere ilişkin dava açabilir mi?

Ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya Yönetim Kurulunun, kural olarak, aktif ve pasif husumet ehliyetleri bulunduğu, ancak bu ehliyetin kapsamının KMK.'nın 35. maddesi uyarınca yönetim işlemlerine ilişkin temsil görevi ile ilgili olduğu, binadaki ortak bölümlerdeki ayıplı imalat ve eksik iş bedellerinin tahsiline ilişkin dava açma yetkisinin bulunmadığı- Bağımsız bölüm maliklerinin, kat malikleri kurulu kararı ile de olsa yönetime yetki vermesi ve site yönetiminin kat malikleri adına; binadaki ortak ve bağımsız bölümlerdeki ayıplı işlere ilişkin dava açmasının mümkün olmadığı, açılan davaya muvafakat vererek taraf teşkili sağlanmasının da mümkün olmadığı, bu tür davaların bizzat kat malikleri tarafından açılması gerektiği, mahkemece, yapı yönetiminin dava açma ehliyeti bulunmadığından aktif husumet ehliyeti yokluğundan ayıplı mala ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

İhale Bedelinin Sevhen İpotekli Taşınmazın Sahibinin Hesabına Yatırılması- Menfi Tespit/İstirdat Davası- Pasif Husumet-

Davacı bankanın dava dışı olan üçüncü kişi aleyhine icra takibi yaptığı ve takip alacağını Varlık Yönetim A.Ş.’ye temlik ettiği, dava dışı üçüncü kişinin davacı bankada hesabının bulunduğu, ihale bedelinin sehven dava dışı bu üçüncü kişinin hesabına yatırıldığı ve bu kişinin vergi dairesine borçlarının olduğu, vergi dairesinin bu borçlardan dolayı dava dışı bu kişinin hesabındaki paraya e-Haciz koyduğu ve paranın davacı tarafından davalı vergi dairesine ödendiği anlaşılmakla, dava dışı borçlu üçüncü kişinin davalı vergi dairesine borcu olduğu ve bu borca karşılık olarak banka hesabına haciz konulduğu görülmekle, davaya konu olayda, davalı vergi dairesi vergi borcundan doğan alacağına karşılık olarak haciz işlemi uygulayıp parasını tahsil etmiş olduğundan, davalı vergi dairesi yönünden haksız bir zenginleşme söz konusu olmadığından davalıya husumet yöneltilemeyeceği-

Davacı Savcı Hakkında "Fetö Mensubu Olduğuna Yönelik Yapılan Haksız Şikayet"ten Kaynaklı Tazminat Davası-

Manevi tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği- Dava konusu olay tarihi, oluş şekli, tarafların sıfatları, ifadelerin ağırlığı (davalının, davacıyı HSYK’ya şikayet ederek paralel yapı (fetö/pyd) mensubu olduğunu ileri sürmesi) gözetildiğinde, davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-