Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, dava dışı .... Genel Müdürlüğü'nden aldığı vekaletle 2001 yılından itibaren dava ve icra dosyalarını takip ettiğini, 12.6.2007 tarihinde davalıya devir edilince, davalıyla 24.12.2007 tarihinde vekalet sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda özellikle Ankara Üniversitesi aleyhine 2001/8082 esas vs. icra takiplerini yapıp itirazın iptali davalarını sonuçlandırdığını, kısmi tahsilatların sağlandığı sırada davalının borçlu ile sulh protokolu yaptığını ve durumu öğrenip davalıya bildirdiğinde de sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiğini ancak vekalet ücretinin ödenmediğini, tahsili için yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı avukatın şirket adına işlemler yaparken, şirket tarafından dava dışı .... Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davada şirket aleyhine avukatlık yaptığını bu nedenle 9.12.2013 tarihinde vekalet sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini, borçlu Ankara Üniversitesiyle yapılan sulhun ise daha sonra yapıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 53.225,25 TL üzerinden itirazın iptaline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı avukatın, dava dışı .... Genel Müdürülüğü'nün doğalgaz alacağının tahsiline ilişkin icra takiplerini ve davalarını takip ederken, doğalgaz şehir içi dağıtım faaliyetinin davalı şirkete devir edilmesiyle bu dosyaların takibi amacıyla, davalı ile 24.12.2007 tarihinde yapılan vekalet sözleşmesi ile icra takipleri ile davalarını yürüttüğü ve 9.12.2013 tarihinde davalı tarafça vekalet sözleşmesinin feshedildiği, tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Davacı özellikle davalı adına Ankara Üniversitesi aleyhine takip ettiği itirazın iptali davalarını takip ederken kendisine haber verilmeden davalının borçlu ile sulh protokolü yaptığını, vekalet ücretlerini ödemediğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı da davacı avukat ile vekalet ilişkisi devam ederken aralarında uyuşmazlık olan .... Genel Müdürlüğü'nün vekili olarak hareket ettiğini ve sözleşmenin haklı olarak güven ilişkisi zedelendiğinden feshedildiğini, sulh protokolü yapılmadan davacı avukatın elektronik posta ile irtibata geçilerek bilgi ve görüşünün alındığını, kaldı ki, fesih tarihi itibariyle sulh protokolü gereğince tahsil edilmiş bir alacağının da bulunmadığını savunmuştur. Gerçekten de davacı avukatın, davalı ile vekalet ilişkisi sürerken, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/45 D. iş, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/40 D. iş, Ankara 18. Asliye Hukuk mahkemesi'nin 2013/480 esas ve Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/413 esas sayılı dosyalarda karşı taraf .... Genel Müdürlüğü vekili sıfatıyla da hareket ettiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Bu halde, avukatlık kanunun 38. maddesi ile TBB meslek kuralları 38. maddesi hükümleri gereğince, avukatın aynı işte menfaati zıt olan tarafları temsil edemeyeceğinden ve vekil-vekil eden arasında bulunan vekalet sözleşmesinin temel dayanağının güven ve saygı ilişkisi olduğu gözetildiğinde, davacı tarafın tutum ve davranışınında bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla; mahkemece, hükme esas alındığı bildirilen bilirkişi raporunda da azlin haklı olduğu görüşü bildirilmişse de mahkemece, azlin haklı olup olmadığı hususunun hiç irdelenmediği ve bilirkişi raporundaki vekalet ücreti hesabının aynen hükme yansıtıldığı anlaşılmaktadır.
Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi hükmüne göre avukat kusur veya ihmali nedeniyle azil edilmiş yani azil haklı ise ücretinin ödenmesi gerekmez. Somut olayda da, davacı avukat haklı olarak azil edildiği kabul edildiğine göre, ancak azilden önce kesinleşen ve azle sebep teşkil etmeyen dosyalar için davacı avukatın ücrete hak kazanacağı kabul edilerek, bu dosyalar tek tek irdelenerek davacının hakkettiği ücrete hükmedilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
13. HD. 05.10.2017 T. E: 2016/20412, K: 9176
Ayrıntılı görüntülemek için lütfen tıklayın.