İçerik Akışı

Arsa Payı Karşılığı İnşaat- Kira Tazminatı- İhtirazi Kayıt- İspat- Islah-

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira tazminatı istemine ilişkin davada, ifanın gecikmesi halinde kira tazminatı talep edilebilmesi için teslim anında ihtirazı kayıt ileri sürülmesine gerek olmadığı, bu sebeple ihtirazı kayıt olmaksızın geç teslimden ötürü kira tazminatı istenebileceği, ihtirazi kaydın ise, 'ifaya ekli cezai şart'ın sözleşmede yer alması halinde ileri sürülmesi gerekeceği- İşyeri niteliğindeki bağımsız bölümlerin yapı kullanma izin belgesi alınmadan kiraya verilmesinin mümkün olmadığı ve teslimin yapı kullanma izin belgesi alınmasına kadar hukuken gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, aynı zamanda anılan işyeri niteliğindeki bağımsız bölümlerin arsa sahibince haricen kiraya verilmesi halinde de kira tazminatı istenemeyeceği- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici tarafından yapılan dairelerin henüz arsa sahiplerine teslimi gerçekleşmediğinden, zilyetliğin doğal olarak yüklenicide olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumun aksini ise, yüklenicinin ispat edebileceği- Islah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-

Kira sözleşmesi- Tebligat Adresi- Fesih İhtarı-

Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi ile; sözleşme süresi boyunca kira sözleşmesini tek taraflı olarak üç ay önceden haber vermek kaydıyla her zaman feshedebileceği ve tarafların sözleşmede belirtilen adreslerinin tebligat adresleri olduğu ve değişikliklerin yazılı belirtilmesi gerektiği, aksi halde bu adreslere yapılacak tebligatların geçerli olacağı hususlarının kararlaştırılması karşısında, davalı kiracının, davacı kiralayanın sözleşmede belirtilen adresine, ihtarname ile kira sözleşmesini 3 ay sonra feshedeceğini bildirmesi, ancak davacının bu adresten taşınmış olması nedeniyle ihtarın tebliğ edilememesi, tarafların sözleşmede serbest iradeleriyle kararlaştırdığı koşulların geçerli ve tarafları bağlaması nedeniyle, artık ihtarın usulüne uygun olmadığının ileri sürülemeyeceği-

Para alacağının haczi- Paranın istenmesi- İstihkak-

Para alacağı üzerine İİK. mad. 89 uyarınca konulan haciz tarihinden itibaren altı aylık sürede alacaklı tarafından paranın istenmemesi halinde para üzerindeki haczin kalkacağı- Para üzerindeki haczin kalkması halinde, dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığından istihkak davasının da ön koşul yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerektiği-

İstinabe- Kesin Süre-

Davada verilen kesin sürenin amaca uygun olmadığı gibi davacı tarafça bizzat yerine getirilmesi mümkün olmayan işlemleri içerdiği, davacıların yurt dışında yaşadıkları da gözetildiğinde verilen 2 haftalık kesin sürede, emredilen işlemlerin yapılabilmesinin mümkün olmadığı- Davacıların istinabe giderlerini yatırarak ve istinabe işlemeleri ile tercüme işlemlerini yerine getirerek, aynı zamanda yurt dışında istinabe makamına bizzat başvurarak üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, ancak istinabe makamının gerekli işlemleri yapmadığı dosya kapsamından anlaşıldığı ve kesin süre içerisinde davacıların ortopedik muayenelerinin yapılması ve grafilerinin çekilmesi davacılar tarafından bizzat yerine getirilebilecek işlemlerden olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, ara kararda belirtilen eksikliklerin davacıların elinde olmayan nedenlerle tamamlanamadığı, bu sebeplerle davacıların kesin süreye aykırı davrandığı ve davayı sürüncemede bıraktığının söylenemeyeceği-

Kesin süreye ilişkin ara kararda ihtar edilmesi gerekenler

İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı- HMK mad. 94 uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği- Mahkemenin ara kararında "davanın reddedileceği" hususunu ihtar etmemesine karşın, ret kararı vermesinin isabetli olmadığı-

Mahalle Muhtarlıkları- Büyükşehir Belediyesi- Satışın İlan Edilmesi-

Her ne kadar bazı köyler mahalleye dönüştürülmüş ise de; idari yapıdaki bu değişiklik, fiilen köy şartları içinde olan ihale konusu taşınmaza, daha çok o yörede oturan kişilerin ihalede talip olacağı gerçeğini değiştirmeyeceğinden ve o yöredeki muhtemel alıcılara da satışın duyurulması yönünden köyde ilan gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından, mahkemenin, köyde ilan zorunluluğu bulunmadığına yönelik gerekçesinin yerinde olmadığı-

İcra suçlarında uzlaştırma-

Yargıtay 12. HD ile 19. CD.'nin Farklı İçtihatları

Mirasbırakan- Mirasçı atanması- Mirasçılık belgesi-

Mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanabildiğinden, mirasbırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetin yerine getirilmesi davasına ve mahkeme hükmüne ihtiyaç olmadığı, atanmış mirasçıya, başvurusu üzerine sulh hukuk mahkemesi tarafından TMK mad. 598/2 uyarınca atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi verilmesi yeterli olduğu ve bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda resmi senet düzenlenmeksizin tescilinin yapılabileceği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, somut olayda atanmış mirasçı olan davacının; TMK mad. 598/2 uyarınca sulh hukuk mahkemesinden atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi alarak aynı sonuca ulaşabileceğinden, vasiyetin yerine getirilmesi talebi ile işbu davayı açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile hukuki yararı bulunmadığı-

Kişisel malların satımından gelen para- Gizli bağış- Sebepsiz zenginleşme-

Davalı asılın kabule yönelik beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek davalı adına satın alındığının ve davacının katkısının %100 olduğunun kabulü gerektiği- "Katkı iddiasının ispatlansa bile gizli bağış niteliğinde olacağı" şeklindeki değerlendirmenin hatalı olduğu- Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerektiği- Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmalarının bağış olarak değerlendirilemeyeceği- Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmaması gerektiği- Davacı tarafça bedelin ödenmesinin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi, davacı tarafın bağış amacıyla taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklamasının da bulunmadığı- Mahkemece, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tamamı üzerinde davacının alacak hakkı bulunduğu gözetilerek ve talep miktarı da dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Faiz oranı hesaplamalarında bir yıl (365 gün)-

Faiz oranı hesaplamalarında bir yıl 365 gün olarak nazara alınıp hesaplama yapılması gerekeceği-