İçerik Akışı
İtirazın iptali davası- Yetki-
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibi olması gerektiği- Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülemeyeceği- İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hâllerde, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı-
İflas dosyasında yapılan ihalelerde satış ilanı-
İİK. mad. 241. vd uyarınca, iflas dosyasında yapılan ihalelerde, "satış ilanının birer suretinin alacaklıya, borçluya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliğ edilmesi"ne ilişkin İİK.'nun 127. maddesinin uygulanmayacağı-
Anlaşmalı boşanma- Tarafların iradelerinin değişmesi - Çekişmeli boşanma
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
Boşanma davalarının birleştirilmesi- Tedbir nafakası-
Kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılan boşanma dava dosyası ile erkek tarafından açılan fiili ayrılık sebebine dayalı dava dosyasının davacı-davalı sıfatları farklı olmakla birlikte davalardan biri hakkında karar verilir ve kesinleşirse diğer dava konusuz kalacağından, iki dava arasında aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, tarafların kusurlarının belirlenmesi ve bunun sonucu olarak boşanmanın fer'ilerinin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi amacıyla birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği- Taraflar arasında ayrı mahkemelerde yürüyen boşanma davalarının olması veya boşanma davasından bağımsız olarak ayrı yaşama olgusuna dayalı (TMK. m. 197) açılan tedbir nafakası davasının bulunması, bu davaların her birinde geçici nitelikte olan, talep ve kusur şartlarına bağlı olmayan tedbir nafakası (TMK. m. 169) hükmedilmesine engel olmadığı- Hâkimin, önüne gelen dosyada, tarafların ve çocukların gereksinimlerine bağlı olarak derdest olan diğer davaların akıbetine bağlı olmaksızın uygun bir nafakaya karar vereceği, gerekli gördüğü takdirde bu nafakanın miktarında indirim ve artış da yapabileceği- Birden fazla dosyada tedbir nafakasına hükmedilmesi hâlinde dahi tahsil edilecek nafaka miktarı tek olacağı ve bu durumun karışıklığa sebebiyet vermemesi için hâkimin infazı kabil nitelikte hüküm kurması ve "tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla" ibaresinin hükümde yer alacak şekilde nafakaya hükmetmesi gerektiği-
Genel kurul kararlarının iptali-
Davacılar genel kurula çağrılmadıklarını ileri sürerek genel kurul kararlarının iptali istemişler ise de, genel kurulun toplantıya çağrılmayan kişilerin toplantı ve karar nisabını etkilemediği, toplantıya 128 kişinin katılıp kararların oy birliği ile alındığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Bireysel kredi kartı alacağı- İtirazın iptali davası- Arabuluculuk-
Uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkemenin tüketici mahkemesi olması hususunun, davanın "ticari dava" niteliğini değiştirmeyeceği- Bireysel kredi kartı alacağından dolayı takibe davalının itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmadan önce arabuluculuk müessesesine başvurulmasının gerektiği-
Borçlu vekilinin emek ve mesaisi harcamaması- Vekalet ücreti-
Borçlu vekilinin yargılama sırasında duruşmalara katılmadığı, cevap dilekçesi sunmadığı ve dosyada hiçbir emek ve mesaisinin bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece lehine vekalet ücreti takdirinin isabetsiz olduğu-
Aciz belgesinin tasarrufun iptali davasının açılmasından önce alınmasının zorunlu olmadığı-
Borçlunun haciz sırasında hazır olmaması nedeniyle belgenin yetersizliği ya da geçersizliği olgusu ayrıca ilgilisince icra hâkimliği önünde itiraz ve şikâyete konu edilmemişken; tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece konunun resen ele alınıp tartışılmasının bu aşamada olanaklı olmadığı- Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor, tebligatlar da ilanen yapılıp, hakkında birçok takip bulunuyorsa, aciz hâli gerçekleşmiş sayılacağı- Davalı borçlu adına tapu sicil müdürlüğü, bankalara ve üçüncü kişilere yazılan haciz yazılarından borçlunun malı olmadığı, adına kayıtlı ve davacı tarafından haciz konulan araç üzerinde de davacı haczinden önce banka rehni ve başka hacizlerin de bulunduğu, borçlunun ticaret sicil adresinde yapılan haciz tutanağından da borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının belirlendiği anlaşıldığından, bu haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, ve tasarrufun iptali dava şartı gerçekleşmiş olduğu-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin dava-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin davada, aracın ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulması, uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınması gerektiği- Davaya konu aracın kredi ile alındığı kabul edilerek boşanma dava tarihi sonrasına sarkan kredi ödemelerinin taşınmazın güncel sürüm değerinden çıkarılması ile elde edilen değerin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmişse de, mahkemece öncelikle araç alımının tamamının mı yoksa bir kısmının mı kredi ile karşılandığının belirlenmesi, tamamının kredi ile karşılanması halinde, çekilen kredinin evlilik içine isabet eden taksit tutarının, toplam taksit tutarına oranlanarak, bulunacak oranın, taşınmazın karar tarihine en yakın güncel sürüm değeri ile çarpılıp, artık değerin tespiti, bu miktarın yarısının davacının katılma alacağı olacağının dikkate alınması, aracın bir kısmının kredi ile karşılandığının belirlenmesi halinde ise, kredi dışındaki ödemenin kişisel mal olduğuna yönelik iki taraf iddiası ispatlanamadığından edinilmiş mal olarak kabulü ile krediyle karşılanan bölümün edinme değerine oranlanması, bu oranın taşınmazın karar tarihine en yakın sürüm değeri ile çarpılması, bulunacak miktar ile kredinin evlilik içine isabet eden ödemelerin, toplam kredi ödemelerine oranlanması ile tespit edilecek oranla çarpımı neticesi bulunacak miktar ile toplanarak artık değerin belirlenip yarısı oranında davacının katılma alacağı olduğunun kabul edilmesi, hüküm kurulurken tarafların usuli kazanılmış haklarının gözetilmesi gerektiği-
Nafaka hükümlerine uymamak (İİK. mad. 344)- Asile tebligat-
Şikayet konusu yapılan nafaka alacağına ilişkin ödeme emrinin borçlu asil yerine vekiline tebliğe çıkarıldığı, borçlu asile yapılmış usulüne uygun bir ödeme emri tebligatı bulunmadığı görüldüğünden, nafaka hükümlerine uymamak (İİK. mad. 344) suçunun oluşmadığı-