Mirasçılıktan çıkarma isteğine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Adi ortaklıkta takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gerektiği, iş ortaklığının pilot ortağın ve ortaklığı her konuda temsile tam yetkili şirktetin de tek başına takip açamayacağı-
Yabancı mahkeme tarafından verilmiş olan eda hükmünün tanıma ve tenfizine karar verildiğine ve artık bu hükmün Türkiye de icra edilebilir bir hüküm niteliğinde olduğu- Tanıma ve tenfizine karar verilen yabancı mahkeme kararı kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ve sonuç doğuracağı- Birikmiş nafaka alacağının belirlendiği tespit hükmü niteliğinde bir yabancı mahkeme kararına yönelik tanıma ve tenfiz isteminde davacının hukuki yararı bulunmadığı- 
Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması hususunun bir dava şartı olduğu- Dava şartı noksanlığının yargılamanın her aşamasında Mahkemelerce re’sen gözetileceği- Somut olayda; davacı şirket vekilinin davada vekalet ehliyetine sahip olup olmadığı araştırılmak suretiyle, dava şartının bulunup bulunmadığının tereddütsüz belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK 308/b uyarınca çekişmeli alacaklarla ilgili davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulma zorunluluğu olmadığı-
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...İki davanın konusunun aynı olmaması halinde, her iki davanın netice-i talep kısmının farklı olması nedeniyle davaların birbirine derdestlik oluşturmayacağı-
İhalesi yapılan taşınmaz ile ilgili olarak taşınmaz ilanında taşınmazın KDV oranın %18 olarak belirlenmesine karşın KDV’den muaf olması nedeniyle ödenen KDV'nin iadesini talebi- Yargı yolunun caiz olması dava şartı olup dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerektiği-
Davacı, mirasbırakandan alacaklı olduğunu, mirasçı davalının mirasbırakanın ölümünden sonra terekedeki malvarlığını kendi adına intikal ettirdiğini ve taşınmazları üçüncü kişilere sattığını, bu suretle tereke malını benimsediğini ileri sürerek, mirasçı tarafından “hasımlı” olarak açılan dava sonucunda alınan “mirasın hükmen reddine ilişkin kararın iptalini talep ettiğine göre; isteğin, Türk Medeni Kanununun 617. maddesinde yer alan “reddin iptali” değil, terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş kararın yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması niteliğinde olduğu- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 378. maddesi uyarınca, kararı veren mahkemenin, yargılamanın iadesi davasında görevli olduğu, o halde, görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması (HMK m. 115/1) gerektiğinden bölge adliye mahkemesince HMK'nın 353 (1)-3 maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken esasa yönelik istinaf itirazlarının incelenerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Somut olayda, 05.05.2022 gününün temyiz süresinin son günü olduğu, temyiz dilekçesinin UYAP havale tarihinin ise 06.05.2022 olarak göründüğü anlaşıldığından süresinden sonra sunulan temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerektiği- Kadının dava dilekçesinde 1.000TL yoksulluk nafakası talep ettiği ve usûlüne uygun yapılmış bir ıslah talebi de bulunmadığına göre bölge adliye mahkemesince talep aşılarak kadın yararına aylık 1.500TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Kooperatifin, üye olmadığını iddia ettiği kişi ile ilgili olarak üyeliğinin geçersiz olduğunun tespitini mahkemeden isteyemeyeceği-