Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptali ve tapu iptali ve tescil isteği- Davacılar davalının bakım borcunu yerine getirmediğinden bahisle sözleşmenin ve tapunun iptali ile adlarına tescilini istemiş olup TBK 129 kapsamında, lehine sözleşme yapılan davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu-
Kesin hükümden söz edebilmek için biri kesinleşmiş tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın varlığının gerektiği, bir başka deyişle bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın kesin bir hükümle çözülmüş olması halinde mahkemece yeniden inceleme konusu yapılmayacağı-
Davacı vekilinin, müvekkili şirketin yönetim ve icra kurulu üyesi, nakit akış koordinatörü, yönetim kurulu üyesi, finansman müdürü ve muhasebe direktörü olan davalıların 2002 yılı Eylül, Ekim ve K. aylarında dava dışı U.'ya avans şeklinde usulsüz olarak kaynak aktardıklarını iddia ederek tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla verdikleri zararın tahsilini talep ettiği davada, her ne kadar bölge adliye mahkemesince eldeki davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddine, işçi sıfatı olduğu anlaşılan bu kişiler aleyhine açılan dava yönünden, talep halinde dava dosyasının görevli İstanbul İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş ise de, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
Mal rejiminin tasfiyesinin boşanma davasının feri niteliğinde olmaması, protokolde, duruşmada alınan beyanlarda ve hükümde dava konusu taşınmaza yönelik bir düzenleme yapılmamış olması, ayrıca davacının mal rejiminden kaynaklı başkaca bir hak talebi olmadığına veyahut feragat edildiğine yönelik bir beyanının da bulunmaması karşısında, dava konusu taşınmazın anlaşmalı boşanma davasında yapılan tasfiyeye dahil edildiği kabul edilemeyeceği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerektiği-  Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da üniversitelerin adli tıp bölüm başkanlıklarının, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Kanunda hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı- Hakem heyetinin bilirkişi seçimine karar verebileceği (HMK 431)- İtiraz Hakem Heyetince, davacının tüm tedavi evraklarının dosyaya temini ve kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde alt ekstremite rahatsızlığı yönünden ilgili yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak maluliyet oranının belirlenmesi için yeniden rapor alınması, akabinde aktüer bilirkişiden rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Adli yardım talebinin reddi halinde davaya devam olunabilmesi harcın tamamlanması yoluna gidileceği-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olmasının davanın usulden reddini gerektirdiği- Davacı tarafından verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden arabulucuya başvurulduğu ve son tutanağın bir örneğinin görevli asliye ticaret mahkemesinde davanın açıldığı tarihten önce dosyaya sunulduğu anlaşılmakla, dosyaya sunulu bu tutanağın ilk dava açılmasından önce sunulması gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca, uygulama kadastrosunun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi amacına yönelik olduğu- Uygulama kadastrosuna ilişkin ihtilaflarda da paydaşlardan birisinin payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesinin davanın niteliği gereği mümkün bulunmadığı- TMK 693/3 uyarınca, her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen uygulama kadastrosuna ilişkin dava açabileceği-