Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı halinde, bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğunun kabul edileceği, aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılması gerektiği-
Davalının davacı hakkında tehdit ve cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan şikayet sonucunda kamu davası açılmasında yeterli delil ve emare görülerek ceza davası açıldığı nazara alındığında, davalının şikayetçi olmasında bir takım az da olsa emareler bulunduğu, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi isteminin tümden reddi gerektiği-
Davalının, çalıştığı eski şirket hakkında hakkında sarf ettiği hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici, icapsız, kaba ve kişisel değer yargısı niteliğindeki ifadeler nedeniyle, davacı şirket lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği, ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiği-
Dava dilekçesinin, tebliğ tarihinde askerde olan davalının annesine tebliği ile davalının yargılamaya davalının katılımı sağlanmadan karar verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu-
Davaya konu yayını bir bütün olarak değerlendirildiğinde, güncel olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı amacı taşımadığının anlaşılması halinde basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Haksız suç isnadı nedeniyle davacılar hakkında hırsızlık suçundan soruşturma yapıldığını, yaşadığı küçük yerde yüz kızartıcı suç ithamı ile büyük bir utançla karşı karşıya kaldığını, dört yıl süren soruşturma boyunca isnat olunan suçun ağırlığı altında ezildiğini, dört yıl sonra verilen takipsizlik kararı ile suçsuz olduklarının ortaya çıktığını ileri süren davacının haksız suç isnadı nedeniyle davacıların kişiliklerinin zarar gördüğünü belirterek uğramış oldukları manevi zararının tazminini talep ettiği davaya konusu olayın gelişim biçimi, olay tarihi nazara alındığında her bir davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada ilgili yazının başlığında yazı içeriği ile ilgisiz bir biçimde, davacının sahibi olduğu marka ile ilgili "kripto yahudi" ifadesine yer verilmiş olup davaya konu yazının başlığından yer alan bu ifade hedef gösterme, kişileri din ve inançları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutma niteliğinde olduğundan kişilik haklarına saldırıda bulunulmuş olduğu-
Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan şikayet sonucunda kamu davası açılmasında yeterli delil ve emare görülerek Özel Belgede Sahtecilik suçlaması ile ceza davası açıldığı nazara alındığında davalının şikayetçi olmasında az da olsa bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı kabulü ile haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemin tümden reddi gerektiği-
Manevi tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği- Dava konusu olay tarihi, oluş şekli, tarafların sıfatları, ifadelerin ağırlığı (davalının, davacıyı HSYK’ya şikayet ederek paralel yapı (fetö/pyd) mensubu olduğunu ileri sürmesi) gözetildiğinde, davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada delil olarak sunulan CD kaydının hangi tarihte ve ne şekilde kaydının yapıldığı dosyadan anlaşılamadığından, mahkemece, bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-