Çekin keşideci elinde olmasının ödemeye karine teşkil edeceği-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44/I maddesine göre, “Bu Kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması hâlinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır.” Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden anılan kanun hükmüne aykırı şekilde genel mahkeme tarafından hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Nispi temyiz harcı verilen kesin süre içinde yatırılmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılacağı-
Kambiyo senedine karşı menfi tespit davası açan keşideci, lehdara karşı borçlu olmadığını artık HUMK'un 290 vd. maddesi (HMK'nın 201.maddesi) uyarınca ispat ettikten sonra bonoları ciro yoluyla devralan kişilerin keşideci zararına bile bile aldığını her türlü delille ispat edebilir. Mahkemece davacı keşidecinin öncelikle lehdara borçlu olmadığına ilişkin delillerinin sorulup değerlendirildikten sonra davalı hamilin kötü niyetli olup olmadığı konusunda TTK'nun 599. maddesi uyarınca inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava açmakta hukuki yarar olup olmadığının dava açma tarihinde o konuda açılmış farklı bir dava olup olmadığına göre değerlendirileceği, hukuki yararın varlığı durumunda mahkemenin işin esasını inceleyeceği-
Menfi tespit davasında, yapılan iki farklı bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden mahkemece hüküm kurulamayacağı-
Taraflar arasında kira alacağına ilişkin icra takiplerinden dolayı açılan menfi tespit davalarının birleştirilip delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekeceği-
İİK. md. 72 'ye göre borçlunun icra takibi kesinleştikten sonra borcunun bulunmadığının ispatında hukuki yararı olması ve bu nedenle menfi tespit davası açabileceği-
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira iki kez bilirkişi raporu alınmışsa da, raporlar arasında çelişki bulunduğu halde bu çelişki giderilmeden hüküm oluşturulmasının doğru görülmediği-
