Çekte mevcut keşideci imzası ile keşide tarihi altında atılı bulunan mevcut paraf imzasının aynı şahsın eli ürünü olmadığı tespit edildiği- Çekteki keşideci imzasına yönelik itiraz da mevcut olmadığı- Dava dışı 3. Kişi (keşideci) şirket temsilcisi haricen sunmuş olduğu dilekçesi ile çekteki düzeltmeye ilişkin paraf imzasının da kendisine ait olduğunu belirtmiş ise de, davacı (lehtar) borçlu ile dava dışı (keşideci) 3. Kişi arasında menfaat çatışması bulunduğundan bu yöndeki beyanına itibar edilemeyeceği- çekin keşide tarihinde, keşideci şirket yetkilisi tarafından paraflanmadığı anlaşılan düzeltme geçersiz olup, düzeltmeden önceki keşide tarihi (30/11/2018 ) nazara alındığında, çekin yasal 10 günlük ibraz süresi geçtikten sonra (02/01/2019 tarihinde) bankaya ibraz edildiği ve bu çeke dayalı olarak kambiyo takibi yapılamayacağı, dolayısıyla ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulüne ve İİK. 170/a-2. maddesi uyarınca takibin davacı borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, takibe konu olan senedin sahteliği hususunda da ceza davasının açıldığı gözetilerek yazılı şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
İcra takibine dayanak senetteki imzaya veya yazıya itiraz suretiyle açılan menfi tespit davasında, alacaklıların zarara uğramasını önlemek bakımından İİK'nın 72. ve HMK'nun 209. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği- Somut olay bakımından, imza inkarının mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği, tedbir kararının olağan uygulamanın üzerindeki bir oranda teminat karşılığı verildiği ve davaya konu kambiyo senedinin miktarının yüksek olması nedeniyle tedbirin kaldırılması halinde HMK'nun 389/1. maddesinde düzenlenen ciddi bir zararın doğacağı endişesi halinin, itiraz eden davacılar yönünden oluştuğu gözetilerek ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddedilmesi gerektiği-
Kapalı fatura düzenlenmiş olması fatura bedelinin ödendiğine dair karine teşkil etse de aksini ispat etmenin mümkün olduğu- Davacı borçlunun yaptığını kanıtladığı ödemelerin tarihlerinin dikkate alınıp, tarafların beyanını da almak suretiyle, hangi faturalara mahsuben yapıldığı hususu da araştırılıp, fatura tarihinden sonra yapılan ödemenin ilişkin olduğu faturalar yönünden kapalı fatura karinesini çürüttüğünden ve diğerleri yönünden de kapalı fatura karinesinden hareketle bir karar verilmesi gerektiği- Davalı alacaklının icra takibinde haksız olduğu kabul edilse de, ayrıca kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından İİK. 72/V uyarınca kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasında önce İİK mad.72/3 uyarınca teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine karar verildiği, davacı vekilinin dilekçesi ile tensip kararı ile verilen karardan dönülerek HMK 209 maddesi uyarınca sahteliği iddia olunan senet herhangi bir işleme esas alınamayacağından teminat alınmaksızın icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince " teminatsız şekilde mahkememiz dosyası sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına" karar verildiği, İhtiyati tedbir talebinin reddi üzerine ve yokluğunda ihtiyati tedbir kararı verilen kişinin itirazı üzerine verilen karara karşı da istinaf yoluna başvurulabilecek ise de durum ve koşulların değişmesi sebebiyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yolunun kapalı olduğu-
3. kişi konumundaki başka bir takip dosyası alacaklısının İİK 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağı- Üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, üçüncü kişinin ancak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davası açabileceği-
Kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada; davacı, dava konusu senetteki imzanın kendi eli ürünü olduğunu, senedin bedel kısmında rakamla 600.000,00.TL ibaresi yazılarak senedin davacı tarafından dava dışı kişiye verildiğini, senedin geri kalan kısımlarının sonradan doldurulduğunu, davacı ile davalı arasında ticari bir ilişki olmadığı bu nedenle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davanın takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğu, her ne kadar tefecilik suçundan dolayı dava dışı kişi hakkında kamu davası açılmış ise de; davacının bu dosyada alınan ifadesinde adı anılan kişiden faizle borç para almadığını, gübre ve tohum aldığı şeklinde beyanda bulunduğu, takibe konu senedin kanuna aykırı olarak suç teşkil eden fiil nedeniyle elde edilmiş olduğuna dair herhangi bir ceza mahkemesi kararının bulunmadığı, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 s. K. ile 6446 s. K.’da yapılan değişiklik ve eklemeler ile davanın konusuz kaldığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle davacının haklı bulunduğu kayıp kaçak bedelinden kaynaklı istirdat davasında, davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti ile sorumlu olduğu; davanın konusuz kalması nedeniyle, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu belirlenen davacı yararına (davaya konu edilen tutar gözetilerek) maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İİK 89/3 uyarınca, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu- İspat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı halinde mümkün olduğu- İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın, karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Somut olayda, ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun genel kredi sözleşmesindeki imzayı inkar etmesi nedeniyle değerlendirmeye alınmayacağı ve ihtiyati haciz de davalının ikametgahının yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazı kabul edilerek ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı- İİK'nun 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırli olarak sayılmış olup, genel kredi sözleşmesinde imza itirazı bu madde kapsamında değerlendirilecek bir itiraz olmayıp, açılacak bir menfi tespit davasının konusunu oluşturacağından mahkemece adi bir senet niteliği olmayan genel kredi sözleşmesinin HMK'nun 209/3. maddesi de gözetilmeden imza inkarı nedeniyle değerlendirmeye alınmayacağı gerekçesiyle yetkili mahkemenin belirlenmesinin isabetli olmadığı- Alacaklı banka tarafından hesap kat edilmiş, alacak muaccel hale gelmiş olup, ihtiyati haciz dayanağı olarak sunulan genel kredi sözleşmesinin "Yetki" başlıklı 61. maddesinde sözleşmenin ifa yeri olarak İstanbul Merkez mahkemeleri belirlenmiş olmasına göre, HMK'nun 10. maddesi uyarınca mahkemenin ihtiyati haciz talebinde yetkili olduğu- İhtiyati haczin yetkili mahkemeden istendiği gözetilerek ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi gerektiği, bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, ihtiyatı haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca ihtiyati hacze itirazın kabulüne ilişkin kararını kaldırılmasına ve ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verildiği-