Taraflar arasında görülen, yine tarafları aynı ve dava konusu mükerrerlik iddiası olan icra mahkemesi kararı sonucunda icra takip dosyasının iptaline karar verildiği ve kararının kesinleştiği görülmekle, mahkemece hükmedilen zamanaşımı itirazının reddine ilişkin karar isabetli olup, mükerrerlik şikayetine ilişkin olarak daha önce karara bağlanan kesin hüküm teşkil eden dosyadaki dava konusu ve taraflar aynı nitelikte olduğundan, mahkemece, mükerrerlik iddiası yönünden şikayetin HMK. mad. 114/1-i uyarınca kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği-
Davacının meskeniyet iddiasıyla yaptığı haczedilmezlik şikayeti, ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra kabul edilmiş olup, cebri ihaleyle satışı mümkün olmayan çekişmeli taşınmaz, usulüne uygun işlemlerle yapılan ihale neticesinde satılmış olsa da, taşınmazın temlikinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, alıcının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği ve tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davacının kardeşi olan ihale alıcısı davalının iyiniyetinden de söz edilemeyeceği-
Davanın ihbarına ve davaya müdahaleye usul hükümlerinin şikayet hakkında uygulanmayacağı- Meskeniyet şikayetinde bulunan borçlunun vefatı halinde, mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam edemeyeceği, icra mahkemesince şikayetin konusu kalmadığından vefat eden borçlu yönünden istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin, Bölge Adliye Mahkemesine veya Yargıtay’a yapılacağı, o halde, ilk derece mahkemesince istemin esasının değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin, Bölge Adliye Mahkemesi'ne veya Yargıtay’a yapılacağı, Bölge Adliye Mahkemesi'nce istemin esasının değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlamın takip talebine uygun şekilde tavzihi ile, "borçluların müteselsil sorumluluğuna" hükmedilerek dayanak ilamın takip talebine uygun hale geldiği anlaşıldığından takibin iptaline ilişkin başvurunun reddi gerektiği- Mahkemece "icra emrinin düzeltilmesine" karar verilmişse de, istinaf başvurusunun esastan reddedilmesine ilişkin kararın bozulması gerektiği-
Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden, ilk derece mahkemesince alacaklı tarafından sunulan sulh dilekçesi ve ekinde yer alan sulh ve ibra protokolü değerlendirilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Mahkeme Yazı İşleri Müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi veya tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıranın usule aykırı olduğu-
Avukatın vekaletnamesiz işlem yapmasının olanaklı olmadığı- Gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkemenin, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebileceği-
Haciz tarihi itibariyle satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş ve süresinde satış vaadi alacaklısınca dava açılmış olması, devamında taşınmazın şikayetçi tarafından satın alınması nedeniyle haczi kendisine karşı geçerli olmayacağından haczin kaldırılması" talebine ilişkin 3. kişinin icra mahkemesine başvurusunda, icra mahkemesince, işin esasına girilerek sonuca göre kabul yada ret kararı verilmesi gerekirken, genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesi ile istemin "görev yönünden reddinin" isabetsiz olduğu-