İcra dosyasını temlik alan alacaklının dava açıldığı sırada dava konusu gayrimenkul kaydında temlik edenin ipoteğinin mevcut olması, dava sırasında da ipoteğin paraya çevrilerek ihale bedelinin temlike edene ödenmiş olması karşısında, davacı temlik alanın bu gayrimenkul yönünden tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olup olmadığının tartışılması gerektiği- Bedel farkının davalı dördüncü kişi yönünden geçerliliğinin bulunmadığı, davalı dördüncü kişinin davalı üçüncü kişinin akrabası olduğuna dair dosyada bir bilgi de olmadığından davalı dördüncü kişi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Harcı tamamlamayan davacı yararına davayı açtığı bedel üzerinde tazminat verilmesinin hatalı olduğu-
İstinaf başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucunda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı bu nedenle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği-
Bozma ilamından sonra, takip dosyasında 6 ay işlem yapılmadığından icranın geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği, bu nedenle açılan tasarrufun iptali davasında davacı alacaklı tarafından açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılarak dava açılmış ise sonucunun beklenmesi, açılmamış olması halinde davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline ilişkin dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli oransızlık olup olmadığının tesbiti gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra dava konusu taşınmazın, borçlunun bir başka alacaklısı olan banka tarafından, borçlunun borcundan dolayı icra dosyasından yapılan ihalede alacağa mahsuben satın alındığı, davalı üçüncü kişiye bir bedel ödenmediği, taşınmazın daha sonra davalıya satıldığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın konusuz kaldığı bu nedenle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Davalı-borçlunun annesi olan davalı-üçüncü kişi, "davaya konu taşınmazın gerçekte müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerde olmadığından, davalı (oğlu) borçlu adına satın alındığını, peşinatın ve çekilen kredinin kendisinde ödendiğini, sonrasında borçlunun kardeşlerinin razı olmaması sebebiyle, taşınmazın, boşanma davası açılmadan önce geri alındığını, muvazaa bulunmadığını" savunmuşsa da, "boşanma davasının sonuçlarını bertaraf etmek için dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği" iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile taşınmaz üzerinde -icra dosyalarındaki asıl borç ve fer'ilerini aşmayacak şekilde- cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Taraflar arasında yakınlık olmayıp daha önce birbirlerini tanımadıkları ve davalı 3. kişinin S. borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olmadığı, yine tasarrufa konu ev için ödenen bedel ile devir tarihindeki gerçek değeri arasında bir misli fark olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırma gayesi ile dava dışı bir kişi ile aralarında yaptıkları kat karşılığı sözleşme kapsamında adına düşen gayrimenkulleri mal kaçırma gayesi ile damadı davalı üçüncü kişiye tescil ettirmesi halinde, bu tasarrufların iptali gerektiği-
Davalının bedel ile sorumlu olduğu ancak bu bedele faiz yürütülmeyeceği, davalı borçlunun bu bedelden sorumlu olamayacağı, davalı hakkındaki davanın reddinin yerinde olmadığı, usule uygun taraf teşkilinin yapıldığı ve borçlunun kardeşi olarak içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek şahıslardan olduğundan bahisle bozulacağı-
İİK'nun 278/3-1 maddesine göre, damat-kayınvalide arasındaki tasarrufun bağış niteliğinde olup iptalinin gerektiği ve tasarrufun İİK’nun 280/1. maddesi gereğince dahi iptale tabi olduğu anlaşılmış olmakla davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu feragat edilen taşınmaz yönünden feragat nedeni ile davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden ise, taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında önemli oransızlık olduğundan bahisle tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-