Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ve satış yetkisi verilmesi istemine ilişkin davada, kredi kartı borcu olan davalı borçlunun davalı üçüncü kişiye taşınmazını rayicin çok altında bir bedelle sattığı iddia edilmiş olup mahkemece muvazaa iddiası tartışılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken üçüncü kişinin, borçlunun mal kaçırma amacını bildiği ya da bilmesi gerektiğine dair dosyada başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borcun doğum tarihinde davalı şirketin sahibi ve yetkilisinin diğer davalı şirketin de ortağı olduğu, devredilen taşınmazın ticari işletmeye ait fabrika olup, devrin işletme devri niteliğinde olduğu, İİK 280/sondaki bilgilendirme prosedürünün yerine getirilmediği, davalı şirketlerin önceki ortak ve müdürlerinin aynı kişi olduğu, aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, davaya dayanak icra dosyasındaki ödeme emrinin eskiden diğer şirkete ait olan adreste tebliğ edildiği, davalı şirketlerin şube adreslerinin de aynı olduğu, önceden her iki şirketin 4 gün arayla şube adreslerini değiştirdiği, şirketler arasındaki organik bağın davalıların beyanlarında örtülü olarak "küçük ortak" denilerek kabul edildiği dikkate alındığında, davaya konu tasarrufun İİK 278/III-2, 280/1 ve 3 maddelerine göre iptalinin gerektiği-Davacı yargılama sırasında iflas idaresinden yetki aldığından ve dava konusu taşınmazın tapuda vasfının "kagir iki katlı soğuk hava deposu ve işletme binası ve arsası" olarak geçmesi nedeni ile satışın, bir işletme devri niteliğinde olduğu ve iptal kararının isabetli olduğu-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanmasının mümkün olduğu, bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece "dava konusu bu satışlardan sonra davalı borçlunun davalı üçüncü kişiye başka bir otomobil ve başka bir gayrimenkul daha sattığı" belirtilmişse de, bu husus hem davalılar tarafından kabul edilmemiş, hem de bu hususa ilişkin dosyada bir delil olmadığı anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, davalı borçlu ile yakınlık ve tanışık olduğu ya da 6183 s. K. mad. 30 gereğince "borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu" da ispatlanamadığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında, dava değerin, takip konusu alacak miktarı ile iptaline karar verilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer olduğu-
Davalı borçlu ile satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazları satmayı vaat ettiğini davalı üçüncü kişinin birlikte Belediye Başkanlığı aleyhine tapu iptali tescil favası açtığı ve bu davada belirlenen taşınmazın değerinin davalı üçüncü kişi tarafından mahkeme veznesine depo edildiği uyuşmazlıkta, tapu iptal ve tesciline ilişkin dosyada dava konusu taşınmazın belirlenen değerinin davalı 3. kişi tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde ve bedel farkının bulunmadığı anlaşıldığından, davalılar arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti gösterir bir durum da kanıtlanamadığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanmasının mümkün olduğu, bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirileceği- Davalı üçüncü kişinin sunduğu banka dekonta göre, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte banka hesabından çektiği paranın, tasarrufun iptali davasında, borçluya ödenen para olarak kabul edileceği-
Tapuda yazan miktar ödenmiş kabul edileceğinden bedel farkı olmayan satışla ilgili olarak ödeme belgesi ibrazının zorunlu değilse de, davalı borçlu ve üçüncü kişinin bacanak olduğundan, üçüncü kişinin İİK 280/1 kapsamında borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmesi mümkün şahıslardan olduğu ve bu nedenle, tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Davacının takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değerinin tazminat olarak davalı ...'dan alınarak, davacı alacaklıya verilmesine-
3. kişinin tasarrufa konu malın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olması dava şartı olup, söz konusu şartın gerçekleşmemiş olması nedeni ile davanın reddi halinde kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
İcra takibi sırasında 04.05.2015 tarihinde aciz belgesi düzenlendiği, tasarrufun ise 17.06.2009 tarihinde yapılmış olduğu, tasarrufun, aciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde yapılmadığı, bu nedenle bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında mahkemece; İİK'nun 278/III-1'de öngörülen 'yakın hısımlık bulunup-bulunmadığının', İİK.'nun 278/III-2'de öngörülen 'ivazlar arasında fark bulunup/bulunmadığının', İİK.'nunun 280/I'de öngörülen 'malvarlığı' borçlarını ödemeye yetmeyen borçlunun, alacaklalılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler geçersiz olduğundan, borçlunun içinde bulunduğu mali durumunun ve zarar verme kastının, 'işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunup/bulunmadığının' irdelenerek, kötü niyetli üçüncü kişiler hakkında da iptal davası açılabileceği göz önünde bulundurularak, kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğünün davacı-alacaklıya düştüğü de düşünülerek, buradaki kötü niyetten maksadın 'borçlunun durumunun dava konusu şeyi satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması' olduğu- Dava konusu taşınmazın/taşınırın kısa sürelerle el değiştirmesinin, tek başına 'yapılan tasarrufların muvazaalı olduğu' anlamına gelmeyeceği, muvazaa durumunun başka delillerle de ispatının gerekeceği- Ticari işletme devrinin 'borçlu ile hukuki ilişkiye giren üçüncü kişi yönünden' değerlendirilmesi gerekeceği; sonraki ikinci, üçüncü vs. satışlarda bunun önem taşımayacağı (özel bir iptal nedeni teşkil etmeyeceği)-