Ameliyat için yattığı hastanede doktor olan davalının cinsel saldırıda bulunduğu iddiası ile haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada; davalının eylemi açıkça kişisel kusur oluşturup kamu görevi ile ilişkilendirilemeyeceğinden, davanın, Anayasa mad. 129/5 kapsamında değerlendirilemeyeceği ve idare aleyhine açılabileceği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddinin isabetsiz olacağı-
Dava dışı borçlu şirketin ödeme emrindeki adresi ve ticaret sicil memurluğu kayıtlarındaki adresinin davaya esas haczin yapıldığı adresten farklı olduğu, istihkak davası sonucunda da haciz konusu malların borçlu ile ilgisinin olmadığının kesinleştiği, yapılan haczin haksız olduğu anlaşıldığından, uygun bir miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerektiği-
Davalı finans kurumunun dava dışı firmaya çek karnesi verirken gerekli araştırmaları yaptığı ancak dava dışı şirketin temsilcisinin karşılıksız çek hırsızlık ve sahtecilikten sabıkasının bulunduğunu tespit ederek çek karnesinin verilmesini buna göre değerlendirmediği, davacının küçük işlemlerden büyük işlemlere kaymakta olan dava dışı şirketin kapasite artışını doğru incelemediği bu durumda davalı banka ile davacının yarı oranında kusurlu oldukları-
Haciz tutanağında davacının istihkak iddiasına ilişkin bir hususun yazılmamış olduğu, davacının evini eşyalı olarak kiraya verdiğini ve haczedilen eşyaların kendisine ait olduğunu ancak istihkak davası sonucunda kanıtladığı, haczin borçlunun adresinde yapıldığı ve davalı alacaklının haczedilen menkul malların borçluya değil, bina malikine (kiraya verene) ait olduğunu bildiği de iddia etmediğine göre, haczin haksız olduğunun kabul edilmesinin de doğru olmadığı-
TCK. mad. 85 kapsamında taksirle öldürme suçunun varlığı sabit olduğundan, 2918 s. KTK. mad. 109/2 uyarınca ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği ve kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olmasının, uzamış ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmayacağı- Davacının desteğinin tam kusuru ile neden olduğu ve kendisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda TCK'nun 85/2 maddesinde düzenlenen ve taksirle öldürme suçuyla ilgili ceza davasının TCK. mad. 66/1-d uyarınca on beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 s. KTK. mad. 109/2 uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davanın olay tarihi üzerinden on beş yıl geçmeden açılmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği-
Haksız fiil hukuksal nedenine dayalı davalar yönünden 6100 sayılı HMK'nın 7. maddesinde yer alan davalıların birden fazla olması durumunda, dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağı şeklindeki düzenlemenin kesin yetki kuralı içermeyeceği, HMK'nun 7. maddesinin gerekçesinde yer alan "......ortak yetkili mahkemenin yetkisi, kesin yetki haline getirilmiş." ibaresinin bağlayıcı olmadığı-
Haksız eylem nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davacının şikayeti üzerine, davalının ‘haberleşmenin gizliliğini ihlal etme’ suçundan dolayı Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı ve dava derdest olduğundan, ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucunun beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Ölümlü trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kamu görevlisinin kazadan doğan tazminat isteminin kişiye değil sorumlu idareye yöneltilmesi gerektiği-
2577 s. İYUK. hükümlerine göre idare mahkemelerinde ancak ilgili idare kurumu dava edilebileceğinden, bu düzenlemeye göre gerçek kişiler aleyhine idare mahkemelerinde dava açılacağından, gerçek kişi doktorlar aleyhine açılmış olan dava için de görevsizlik kararı verilemeyeceği-
Davalı şirket yetkililerinin davacıya para yardımında bulundukları belirtilerek dolaylı yoldanda olsa olayı ikrar ettikleri- Tarmvay direkleri için açılan çukura düşen davacıyı kimsenin görmemiş olması ve davacıya müdahale eden ambulans personelinin olayı hatırlayamıyor olmasının davanın reddini gerektirmeyeceği-