Yeni yasanın yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin önceden verildiği gerekçesiyle geçersizliğinden ve haksız şart teşkil ettiğinden bahsedilemeyeceği- Bankadan alınan kredi borcunun sözleşme şartlarına uygun olarak ödenmemesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasının kabul edilmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına borçlu tarafında rıza gösterilmesinin haksız şart olarak kabul edilemeyeceği ve bankanın sözleşmeye uygun olarak yaptığı işlemin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğunun söylenemeyeceği-
Başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı halde bankanın emekli aylığının yatırıldığı hesaba bloke koyamayacağı, İİK m.83/a hükmü gereğince mal ve hakların haciz olabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmaması nedeniyle emekli maaşı üzerindeki blokenin kaldırılabileceği-
5510 sayılı yasanın 93. maddesinde yapılan değişiklikten önce emekli maaşından kesinti yapılmasına açıkça muvafakat veren borçlunun kredi borcu için emekli maaşından kesinti yapabileceğini
Yapılan ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması gerektiği gecikme halinde borçlunun, faiz ve masrafları ödemeden yaptığı kısmi ödemelerin ana paradan mahsup edilmeyeceği-Bu hususun takip talebinde, istek olmasa da memurlukça re'sen dikkate alınması gerektiği bu nedenle borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olması durumunda ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağının saptanması gerektiği- Nafaka kaldırılmasına ilişkin bir karar olmadığı müddetçe nafaka işlemeye devam edeceği- Haczin kalkması durumunda bile nafakanın son bulmayacağı- 
İki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanan, henüz doğmamış olmakla birlikte ileride doğması muhtemel bulunan alacakların müstakbel alacak olarak adlandırıldığı ve bu alacaklar için haciz ihbarı ya da haciz yazısı gönderilebilmesinin, üçüncü kişi ile borçlu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlı olduğu-  Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedilebilmesi için, bir hukuki ilişkinin (temelin) mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlunun belli olmasının yeterli olduğu; alacağın miktarının belli olup olmaması veya böyle bir alacağın doğmama ihtimalinin bulunmasının önemli olmadığı- İşçiler ve memurların işveren nezdinde işleyecek ücret alacaklarının, müstakbel alacak olarak kabul edilerek bunların haczedilebileceği bu nedenle borçlunun çalıştığı kurumdan ileride emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesine haciz konulabileceği-
Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu- Mahkemenin bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorunda olduğu çünkü bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olacağı- Mahkemenin bozma ilamına uyulmasına rağmen, ilgili dosyada karar verilip verilmediğinin araştırılması, karar verilmiş ise bu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin tespit edilmesi, kesinleştiğinin anlaşılması halinde HMK’nın 114. maddesi göz önüne alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Maaş üzerine konulmuş usulsüz haciz manevi tazminat gerektirmediği-
Ödeyemediği kredi nedeniyle borçlunun emekli maaşına bloke koyulup kesinti yapılmasının yasal olmayacağı-
İİK 277 vd. uyarınca iptal davası açma hakkının, davacının muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- TBK 19'a dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davanın kabulü halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK mad. 283/1, 2 maddesinin kıyasen uygulanması ve davacıya haciz ve satış isteme yetkisin verilmesi gerektiği- Ancak bu durumun üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına gelmediği- "Borçlu ile davalı alacaklının davalı borçlu hakkındaki başlattığı icra takibine konu alacağın davacı alacaklı açısından geçersiz sayılması, davacıya, dava konusu icra dosyasında başlatılan muvazaalı takip ve maaş haczi üzerinde icra takibe konu asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olacak şekilde cebri icra işlemi yapabilme yetkisi tanınması" talebiyle adına açılan davada, "muvazaalı olduğu ileri sürülen icra dosyasında takip dosyasında davalı alacaklı tarafından alınan bedel var ise bunların mahkemece belirlenip tahsili yapılmış bedelin davalı alacaklıdan alınarak davacıya verilmesine, henüz tahsil edilmemiş diğer alacak miktarı için de davacı alacaklıya icra dosyasında maaş haczi yetkisi verilmesine" şekilde karar verilmesi gerektiği- "Davalı borçlunun maaşı üzerinde davacı alacaklının alacaklı olduğu icra dosyalarındaki alacağı nispetinde cebri icra işlemi yapabilme yetkisi verilmesine" şeklinde karar verilemeyeceği-
Borçlunun "iki ayrı takip dosyasından maaşına haciz konulduğunu, hacizlerin sıraya konularak nafaka alacağına ilişkin olan takip dosyasından yapılan kesinti bitinceye kadar diğer takip dosyasından yapılan maaş kesintisinin durdurulması talebinin icra müdürlüğünce reddi kararının kaldırılması" talebiyle yaptığı şikayet, şikayet süresinin 7 gün olduğundan bahisle reddedilmişse de, maaş haczi nedeniyle kesinti her ay yapıldığından, son maaş kesintisi gözetilerek yeniden şikayet hakkının doğacağı, yani, kesinti, her ay tekrarlandığı için sadece son maaş kesintisi gözetilerek, borçlunun yeniden şikayet hakkının doğduğunun kabulü gerektiği-