TBK'nin 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amacın borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamak olduğu- İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davalarının borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açıldığı, oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı- Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişilerin tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecekleri-
Düzenlenen sıra cetvelinde davacının 11. sırada yer aldığı, 3. sırada yer alan davalının ise gerçekten borçludan bir alacağı olmadığı ve bono ile muvazaalı takip başlattığından sıra cetvelinin iptali gerekeceği-
Sonradan doğacak bir borç için önceden muvazaa yapılamayacağı, bu nedenle alacağı dava ettiği takipten sonra doğan bir alacaklının önceden yapılan takip nedeniyle dava açmasının mümkün olmadığı-
Somut olayda şikayet konusuyla ilgili Köy Kanunu’nun 3367 sayılı Yasa ile değişik ek 13. maddesinde devir ve temlik yasağının bulunduğu, anılan bu maddeyle ilgili çıkarılan Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği’nin 14. maddesinde amme alacağı hariç haczedilemez hükmünün bulunduğu, bu durumda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, haczedilmezliğin açıkça kanunda düzenlenmesi gerektiği, yönetmelikle hacizlerin engellenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yenilenen hacizlerin önceki tarihli hacizleri etkilemeyeceği ve ilk hacizlerin geçerli olduğu gerekesiyle ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği şikayetin reddi kararının sonucu itibariyle doğru olduğu-
Her ne kadar şikayet yargılamasında dosya üzerinden karar verilebileceği hususunda İİK'nın 18/3 maddesi uyarınca hakime seçimlik hak verilmiş ise de şikayet edilenin hukuki menfaatini doğrudan ilgilendiren dava konusu olayda taraf teşkili yapmadan anayasal hak olan savunma hakkı kısıtlanarak karar vermesi doğru olmayıp mahkemenin duruşma yapmaksızın dosya üzerinden karar vermesinin doğru bulunmadığı-
Şikayete konu uyuşmazlığın, aracın aynından kaynaklanan Motorlu Taşıtlar Vergisinin mi yoksa aracın muhafaza masrafı olan yedieminlik ücretinin mi önce ödeneceği hususunda toplandığı- Her iki alacağın da önceliği olan alacaklar olduğu- Ancak bedeli paylaşıma konu olan aracın muhafazası ile ilgili masrafların aracın aynına ilişkin vergi alacağından önce ödeneceği-
Şikayet olunan alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlandığı ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, şikayetçinin açtığı tasarrufun iptali davasının sonuçlanmadığını ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmediği- Şikayet olunan alacaklının ihtiyati haczi şikayetçi dosyasından konulan ihtiyati haczin önüne geçtiğinden sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu- Şikayetçi dosyalarında şikayet edilenin takip tarihinden önce alınmış bir aciz vesikası bulunmadığı, bu nedenle hacze iştirak koşullarının da oluşmadığı-
Gerek davalının alacağının muvazaalı olduğunun genel hükümlere göre ispat edilmiş olması, gerekse davacı alacağının davalı alacağından sonra doğduğunun davacı tarafından usulüne uygun ispat edilmemiş olması gerekçeleriyle davanın kabulüne dair ilk derece mahkeme kararının isabetli olduğu
Bedeli paylaşıma konu aracın muhafaza ücretinin önce ödenip ödenmeyeceği ve yediemin ücretinin miktarına ilişkin uyuşmazlıkta; Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilse de, yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetvelinde ödenen kadar olup olmadığının genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesinin değil, Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu, bu nedenle; mahkemece asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklının tasarruf konusu mal borçlununmuş gibi haciz ve satışı isteyebileceği, sonradan tasarrufa konu taşınmaz üzerinde lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ile haciz uygulayan alacaklıların iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklıya karşı önceliğinin bulunmadığı-