Araç satımı sözleşmesinden dolayı satıcıya ödenen bedelin aracın devrinin mümkün olmaması sebebiyle iade edilmesine yönelik davada zamanaşımı süresinin on yıl olduğu-
Borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, tespit ve tevsik edilmeden "daimi çalışana" yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu- Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiği-
Hakimin tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, olayların hukuki nitelendirmesini kendisi yapacağı- Mahkemece, takip miktarı veya mahcuzun miktarından hangisi az ise o değer üzerinden nispi harç alınarak ve varsa noksan harç tamamlattırılarak ve tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan davanın şikayet başvurusu şeklinde görülerek yazılı biçimde eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, davacı 3.kişinin talebinin “şikayet” olarak incelendiği ve bu hali ile karara bağlandığı, oysaki HMK'nun 33. maddesindeki ilke ışığında, dava dilekçesindeki anlatımdan ve talep sonucundan, uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda mahkemece yapılacak işin, borçlu da davaya dahil edilerek takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının alacak davası lehine kesinleştiğinden, TBK 19 gereğince değerlendirilmesi yapılarak karar verilmesi gerekirken, muvazaa nedenine dayalı açılan iptal davasının İİK mad. 277 vd. gereğince görülerek reddinin hatalı olduğu-
Şikayetçi vergi dairesine ait haciz şerhi ile birlikte başkaca hacizlerin bulunduğu aracın üçüncü kişiye ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği ve satış bedelinin, araç üzerindeki rehin ve haciz alacaklarının tamamını karşılamadığı görüldüğünden, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasına karar verilip, kesinleşecek sıra cetvelinin sonucuna göre işlem tesisi gerekirken, doğrudan paranın takip alacaklısına ödenmesinin yasal olmadığı- Şikayetçinin iddiaları; sıra cetveli yapılmasından sonra, sıra cetveline itiraz edilmesi halinde inceleneceğinden, HMK. mad. 33 şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunun, icra müdürlüğünün sıra cetveli yapılmadan ödeme yapılması işlemine yönelik şikayet olarak kabulü ile, birden fazla alacaklı bulunduğu ve ihale bedelinin tüm alacakları karşılamadığı gözetilerek, İİK. mad. 140 gereğince, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesi gerektiği-
İş sözleşmesinin başlığında ve içeriğinde belirli süreli olduğunun yazılmış olmasının sözleşmeyi belirli süreli hale getirmeyeceği, yapılması kararlaştırılan işin niteliğinin önemli olduğu, sözleşme ile işçinin yapması kararlaştırılan iş süreklilik arz ediyor ise, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun kabulü gerekeceği- Taraflar arasındaki iş ilişkisi objektif koşullara bağlı bulunmadığından sözleşmenin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli sayılması gerektiği ve belirsiz süreli iş sözleşmesinde ise bakiye süre ücretinin gerçekleşmeyeceği-
Muvazaa nedeniyle alacağın temlikine ilişkin tasarrufun iptali davasında davacının davalı borçludan alacaklı olmasının bir ön koşul niteliğinde olduğu-
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmanın ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin hakime ait olduğu-
Katkı payı alacağının, tarafın katkı oranı tespit edildikten sonra tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle hesaplanacağı- Araç eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu tarihte davalı adına satın alınmış olup, araç yönünden katkı payı alacağı hesaplanırken katkı oranı olarak kabul edilen %50 ile aracın dava tarihindeki değerin çarpılması neticesinde katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken bilirkişi raporunda yapılan hesap hatası hükme esas alınarak daha fazlaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Taşınmazların davalı eşin ortağı bulunduğu şirket adına tapuda kayıtlı olduğu, davalıya ait olmadıkları anlaşılmakla, davacı lehine evlilik birliği içinde davalı eşin ortak olduğu şirket yönünden katılma alacağı hesaplanmış iken mükerrer tahsile neden olacak şekilde davalı adına kayıtlı olmayıp şirkete ait taşınmazlar yönünden alacağa hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-