Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar, mahkemece, davalının itirazının asıl alacak yönünden kabulü ile takibin asıl alacak yönünden iptaline karar verilerek sonuca gidilmiş ise de, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle başvurunun, alacaklı tarafça, borçlunun itirazının kaldırılması niteliğinde bulunduğu açık olup, uyuşmazlığın İİK'nun 68. maddesine göre çözümlenmesi gerektiği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33.maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanması zorunluluğunun olduğu, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra doğru olduğunun söylenemeyeceği, işin esasının ve dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavüllerine esas tüm belgeler getirtilip keşifte uygulanması ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Mal rejiminin devamı süresinde, davacı eşin davalı eş adına, edinilen malvarlığının ödemelerinin davalı eşten tahsiline ilişkin davanın Aile Mahkemesi'nin görevinde olduğu-
Mahkemece, dava konusu TOKİ üyeliğinin karar tarihine en yakın değeri için ek rapor alınarak, elde edilecek değerden kişisel malların denkleştirilmesi yapılarak artık değere katılma alacağının hükmedilmesi gerekeceği-
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan aracın, bu tarihteki durumlarına göre, tasfiye (karar) tarihindeki değerinin belirlenerek artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen ... TL nin hangi kalem için ne kadar olduğu açıklanmamış ve mahkemece davacının talepleri açık olmadığı halde açıklatma da yapılmamış olduğundan, her bir kalem için eşit alacak talebinde bulunulduğunun kabulü gerektiği- Katkı payı alacağının ... TL'sine dava tarihinden itibaren kalan ... TL'sine ıslah tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, alacağının tamamına karar tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hatalı olduğu-
Davalının banka hesabına şirketin diğer hissedarları tarafından yatırılan şirket hissesinin devir tarihinin yakınlığı dikkate alındığında devrin karşılığı olduğunun kabulü gerekeceğinden, şirket payının devri karşılığında elde edilen para nedeniyle alacağa hükmedildiğine göre, davalının hesabına yatırılan para ile alınan elma likit fonları ve hesaptaki nakit para nedeniyle de alacağa hükmedilmesinin, aynı alacak kaleminden mükerrer tahsile yol açtığından isabetsiz olduğu- Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulması; ödenmiş kar payının mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmaması durumunda ise; ailenin ekonomik ve sosyal statüsü, yaşam standardı ve hayatın olağan akışına göre aile harcamasında kullanıldığı kabul edilen makul miktar belirlenip çıkarıldıktan sonra, kalan miktarın mal rejiminin tasfiyesinde gözetilmesi gerektiği-
Taraflara tahkikat hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafları davet edeceği- Taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği- Sözlü yargılamada mahkemenin, tarafların son sözlerini sorup ve hükmünü vereceği- Hakimin Türk Hukukunu re'sen uygulayacağı- Mahkemenin Hukuk Muhakemeleri Kanununun emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorunda olduğu-
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK mad. 284'teki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK'nın 18.(yeni 19.) maddesine dayalı olarak bir dava açabileceği gibi, aynı işlem için İİK 277 vd. maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğu, somut olayda ise davacının bu seçimlik haklarından TBK'nin 19. maddesine dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinden anlaşıldığı- TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının borçludan bir alacağının bulunması yeterli olup, takip yapması veya bu takibin kesinleşmesine gerek olmadığı-