Mahkemece, dava konusu TOKİ üyeliğinin karar tarihine en yakın değeri için ek rapor alınarak, elde edilecek değerden kişisel malların denkleştirilmesi yapılarak artık değere katılma alacağının hükmedilmesi gerekeceği-
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan aracın, bu tarihteki durumlarına göre, tasfiye (karar) tarihindeki değerinin belirlenerek artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen ... TL nin hangi kalem için ne kadar olduğu açıklanmamış ve mahkemece davacının talepleri açık olmadığı halde açıklatma da yapılmamış olduğundan, her bir kalem için eşit alacak talebinde bulunulduğunun kabulü gerektiği- Katkı payı alacağının ... TL'sine dava tarihinden itibaren kalan ... TL'sine ıslah tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, alacağının tamamına karar tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hatalı olduğu-
Davalının banka hesabına şirketin diğer hissedarları tarafından yatırılan şirket hissesinin devir tarihinin yakınlığı dikkate alındığında devrin karşılığı olduğunun kabulü gerekeceğinden, şirket payının devri karşılığında elde edilen para nedeniyle alacağa hükmedildiğine göre, davalının hesabına yatırılan para ile alınan elma likit fonları ve hesaptaki nakit para nedeniyle de alacağa hükmedilmesinin, aynı alacak kaleminden mükerrer tahsile yol açtığından isabetsiz olduğu- Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulması; ödenmiş kar payının mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmaması durumunda ise; ailenin ekonomik ve sosyal statüsü, yaşam standardı ve hayatın olağan akışına göre aile harcamasında kullanıldığı kabul edilen makul miktar belirlenip çıkarıldıktan sonra, kalan miktarın mal rejiminin tasfiyesinde gözetilmesi gerektiği-
Taraflara tahkikat hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafları davet edeceği- Taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği- Sözlü yargılamada mahkemenin, tarafların son sözlerini sorup ve hükmünü vereceği- Hakimin Türk Hukukunu re'sen uygulayacağı- Mahkemenin Hukuk Muhakemeleri Kanununun emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorunda olduğu-
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK mad. 284'teki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK'nın 18.(yeni 19.) maddesine dayalı olarak bir dava açabileceği gibi, aynı işlem için İİK 277 vd. maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğu, somut olayda ise davacının bu seçimlik haklarından TBK'nin 19. maddesine dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinden anlaşıldığı- TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının borçludan bir alacağının bulunması yeterli olup, takip yapması veya bu takibin kesinleşmesine gerek olmadığı-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapmasının aranmadığı ve beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle İİK. mad. 284 uyarınca bu davanın reddine karar verilemeyeceği- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapması ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Mahkeme taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanununun 184 ve 186. maddelerinin emredici ve açık hükmünü uygulamadan hüküm verdiğinden, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerektiği-
Davacı tarafça, paylı şekilde tescil edildikten sonra katkıda bulunulduğu da iddia edilip kanıtlanmadığına göre, ayrıca boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi ödemelerinin mal rejiminin tasfiyesi hükümlerine tabi olmayıp genel hükümlere tabi olduğu da göz önüne alınarak davalı eş adına kayıtlı paya yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-