"Kavşak, yol ve ortak altyapı inşaatı işine" ilişkin birim fiyatlı sözleşme hükmünün sözleşme serbestisi içinde düzenlendiği, basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan davacının sözleşme şartlarını iyice değerlendirip hesaplayarak sözleşme yapmakla yükümlü olduğu, imza aşamasında da herhangi bir itirazı bulunmayan davacının işin tamamlanma aşamasında ve sözleşmenin imzalanmasından 2 yıl sonra açtığı ilgili maddenin iptaline ilişkin açtığı davanın TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğu-
Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, meni; manevi tazminat ve ticaret ünvanı terkini istemlerine ilişkindir...
Görev ve yetkileri 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 36. maddesinde kanun hükmü ile açıkça düzenleme altına alınan Vakıflar Genel Müdürlüğünün, korumakla yükümlü olduğu vakıf adına kayıtlı taşınmaz hakkında, idari ya da mahkeme kararı gibi bir dayanak bulunmadan tapuda devrini yapmamış olmasının kötü niyet olarak nitelendirilemeyeceği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemi yönelik eldeki davada davacının dava açılış tarihi ile aynı tarihte ikametgâhını Kayseri iline taşıması karşısında yerleşim yerinin Kayseri ili olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davalının yetkisizlik itirazının kabulünün doğru olup olmadığı-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, on yıllık zamanaşımı süresinin (TBK. 146) uygulanacağı ve bu sürenin, sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlayacağı- Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye (vaat alacaklısına) teslim edilmişse on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince davaya konu taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiği, davacının dava tarihine kadar zilyetliğini çekişmesiz olarak sürdürdüğü anlaşıldığından, zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlediğinden söz edilmeyeceği ve bu durumda, davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kira sözleşmesi devam ederken intifa hakkının sona ermesi halinde davacı şirket ile davalı şirket arasındaki kira sözleşmesinin sona ermeyeceği. eBK.'nun 254. maddesinin kıyasen uygulanması neticesinde, intifa hakkı sona erse bile, malik olan Belediyenin kira sözleşmesi ile bağlı olacağı ve sanki kira konusunu devralan yeni malikmiş gibi eBK. 254/2'de belirtilen konumda olacağı- İntifa hakkı sona erdiği hâlde kira sözleşmesi devam ettiğinden eBK. m. 254/2 uyarınca, Belediyenin, kira sözleşmesinin tarafı hâline geldiğinin kabulü gerektiği-
KDV ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, şikâyetçi taraf bozma kararına uyulmasını talep etse bile, yerel mahkemece kamu düzenine ilişkin konularda taraf iradelerinden bağımsız şekilde direnme kararı verilmesinin mümkün olduğu- İhale alıcısı ihale şartlarını ve icra dairesince KDV oranının %18 olarak belirlendiğini bilerek ihaleye katılmış ve pey sürmüş olduğundan, herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV oranının düzeltilmesi isteminin icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülemeyeceği- "Alıcının KDV ödeme yükümlülüğü ihalenin kesinleşmesi ile doğacağından, icra mahkemesince ihalenin yapıldığı tarih itibariyle alıcıdan alınması gereken KDV oranı araştırılarak ihalenin feshi istemiyle ilgili karar verilmesi gerektiğinin" kabul edilemeyeceği-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların kamulaştırma bedelinin arttırılması amacıyla dikilip dikilmediği ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının uygulanmasının gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre ağaçların değerinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı-
Davalıların, dava dışı borçlu şirketin ne ortağı, ne kefili, ne de yöneticisi oldukları, icra dosyalarında alacakların temlik alınması, akrabalık bağı, dava dışı şirket ortağı ve kefilinin bir dönem davalı şirkette çalışması, dava dışı borçlu şirket ile davalı şirketin faaliyet konularının benzer olması, dava dışı şirket borcundan dolayı hacizli taşınmaz üzerinde davalı şirket unvanına benzer bir şirketin faaliyet göstermesinin "tüzel kişilik perdesinin kaldırılması" ya da "organik bağın" varlığının kabulü için yeterli olmadığı- Temlik işlemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia eden davacının her bir işlemin iptalini talep edebileceği-
Tescille kazanılan tasarım hakkının, tasarım üzerindeki ve tasarımdan doğan inhisari yetkilerle donatılmış mutlak bir hak olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği- Davacıya karşı açılan davada davacının eyleminin davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği mahkeme kararıyla sabit olursa, ihtarname gönderilen şirketlerin eylemleri de davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceğinden, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinde yer alan hususların davacıyı kötüleme boyutunda olmadığı, ihtarname gönderilen şirketlerin taraflar arasındaki çekişmeyi bildiği ya da bilmeleri gerektiği dikkate alındığında dava konusu ihtarnamelerin uyarı niteliğinde olduğu ve şikâyet hakkı kapsamında kaldığı, dava konusu ihtarnamelerin haksız rekabet oluşturmadığı-"Davalının açtığı dava derdestken dava konusu ihtarnamelerin davacının müşterilerine gönderilmesinin yasal hakkı kullanma erkini ziyadesiyle aştığı, anılan mahkemece davanın reddine dair verilen kararın kesinleştiği, davacının davalıya yönelik eyleminin tasarım hakkına tecavüz teşkil etmediğinin kesinleştiği, dolayısıyla dava konusu ihtarnamelerin içeriğinin yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlardan oluştuğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-