Delillerin tespiti işleminin davadan önce veya davadan sonra yapılmış olmasına bakılmaksızın davanın bir parçası ve davanın içinde sayılacağı, delil tespiti giderlerinin dava giderlerinden sayılmasının zorunlu olduğu-
İşçilik alacaklarının tahsili için açılan alacak davası ile ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali davası- Arabuluculuk anlaşma belgesinin geçersizliğini ileri süren tarafın, bu belgenin iptalini ayrı bir dava ile talep edebileceği gibi anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespiti talebini, alacak veya işe iade talebi ile aynı davada da ileri sürebileceği- Davacı tarafından alacak davası ve arabuluculuk tutanağının iptali davalarını ayrı ayrı açılmış olup alacak davasında, arabuluculuk tutanağının iptali davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekirken davaların birleştirilerek görülmelerinin isabetsiz olduğu- "Temyiz dilekçesinin öncelikle miktardan reddi gerektiği, aksi düşünülse dahi alacak davası açan davacının anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespiti talebinde güncel hukuki yararı kalmadığından kararın bozulması gerektiği" ve "alacak davasının derhal usulden reddi gerektiği" şeklindeki değişik gerekçelerin ise benimsenmediği-
7. HD. 28.11.2024 T. E: 379, K: 5341
7. HD. 28.11.2024 T. E: 300, K: 5380
Davacı ilaç formülasyonunun, davalının patentine tecavüz etmediğinin tespiti istemi- İlk derece mahkemesince Yargtay 11. HD.'nin 2016/14642 E. 2018/6811 K. ve 06.11.2018 tarihli emsal kararına dayanılarak dava tarihi itibariyle ruhsat alınmayan dava konusu formüle ilişkin menfi tespit davasının hukuki yarardan yoksun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Bölge Adliye Mahkemesince, 6769 sayılı K. m. 154 hükmüne göre davacı tarafın dava konusu ettiği formüle ilişkin ticari faaliyete giriştiğine dair ciddi delil ve belge sunmadığı, bu nedenle davanın hukuki yarardan yoksun olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu belirtilerek istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği- İlk derece mahkemesinin gerekçesine dayanak yaptığı hususun dava konusu davacı formülünün ruhsat aşamasında olmadığından hareket ettiği, Bölge Adliye Mahkemesinin ise davacının anılan formülü konu alan ciddi ticari faaliyet delillerinden yoksun olduğuna dayandığı, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince, davanın esası hakkında ilk derece mahkemesinden tamamen farklı bir gerekçe ortaya konulduğu- Bu hale göre, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp davanın esası hakkında ortaya konulan bu yeni gerekçe kapsamında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken başvurunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı tarafın üyelikten düşürüldüğü (çıkarıldığı) ve semt pazarlarındaki yerlerinin iptal edildiğine ilişkin gönderilen mesaj dikkate alındığında davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu, üyelikten çıkarılmaya genel kurul tarafından karar verileceği sabit olduğuna göre davacının dava tarihi itibariyle oda üyeliğinin devam ettiği sabit olup mahkemenin buna ilişkin tespitinin yerinde olduğu, ancak davacının dava tarihi itibariyle oda üyeliğinin devam ettiğinin tespitine ve muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmesi gerekirken "davacının karar tarihi itibariyle de üyeliğinin devam ettiğinin tespitine" karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Uyuşmazlık, adi ortaklığın tespiti istemine ilişkindir...
Dava; davacı kooperatifin davalı birliğe üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir...
Tespit davasında, sadece tespit hükmünün verilebileceği- Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun kesin olarak tespit edileceği- Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerektiği- Eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde olumlu tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı-
Davacı tarafın, davalıların elektrik aboneliğinin kurulu bulunduğu yerde muvazaalı kullanım yaptıklarının ve davalı muvazaasının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; eda davası (zararın tazmini) ile davalılardan hakkını talep edebilecekken, aynı zamanda işlemlerin muvazaalı olduğunun tespitini talep edilmesinde meşru ve güncel bir hukuki yarar bulunmadığı-