Geçerli bir rödevans sözleşmesinin varlığı durumunda, ruhsat sahibi ile rödovansçı arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu m. 2/6'da düzenlenen asıl - alt işveren ilişkisi tanımına uygun olmadığı; tarih ayrımı yapılmaksızın ruhsat sahibinin rödovansçı işçilerinin işçilik alacaklarından sorumlu olmayacağı-
Devlet ve ona bağlı kurumlarda bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan her işçi ilave tediyeye hak kazanacağı, bağlı kuruluşun özel hukuk hükümlerine tabî olmasının sonucu etki etmeyeceği, sermayesinin % 50’sinin kamu kurumuna ait olması yeterli olduğu- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına yapılan ikramiye ödemesinin ilave tediye niteliğinde olduğu- Devlet tarafından kanun ve kanunun verdiği yetki ile idari işlemle kurulan, kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ile bunlara bağlı kuruluşlarda iş sözleşmesi ile çalışanların ilave tediye alacağına hak kazanacağı- Gelirlerinin %50'sinden fazlası kamu kurumuna ait olan, kamu kurumu şeklinde örgütlenen vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğu-
Davacının Kaymakam onayı ile görevlendirilmesi ve ücretlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen ücretler üzerinden ödendiği dikkate alındığında, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğu-  Sosyal güvenlik yönünden Sosyal Güvenlik Kurumuna primlerinin yatırılmış olmasının da davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı anlamına gelmeyeceği- Taraflar arasındaki işçilik alacağına ilişkin uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına girmediği-
31.12.2010 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin tahsili istemiyle açılan eldeki davada, iş sözleşmesinin 31.12.2010 tarihinde feshedilmediği ancak dava tarihi itibariyle, 10.07.2013 tarihinde fesih olgusunun gerçekleştiği dikkate alındığında; davacının talep edilen dönem itibariyle dava konusu işçilik alacaklarının değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, 10.07.2013 tarihli feshin ne şekilde gerçekleştiğinin tespitinin açılacak ayrı bir davada değerlendirilmesi gereken bir durum olup olmadığı ve bu değerlendirmenin eldeki dava bakımından HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” ne aykırı olup olmayacağı-
Davacının çalıştığı alt işveren şirketler göz önüne alınarak, davacının çalışmasına dayanak olan davalı asıl işveren ile alt işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri, teknik ve idari şartnameler ile iş sözleşmelerinin davalıdan ve davacının çalıştığı alt işverenden celp edilerek incelenmesi; şartnamede yemek ve yol ücretlerine ilişkin hüküm bulunup bulunmadığı, ihale sözleşmelerinde şartnameye atıf olup olmadığı ve sözleşmede birim fiyata yol ve yemek ücretlerinin dâhil edilip edilmediğinin denetlenmesi ve emsal dava dosyaları dosya içerisine alınarak içeriğindeki bilgi ve belgeler incelenmesi gerektiği- Davalının davaya cevap dilekçesinde, "alt işverenlerin tamamından kayıtların ve belgelerin celp edilmesi talebi" bulunduğundan, uyuşmazlık konusuna ilişkin işyeri kayıtlarının (bordro, ödeme belgeleri ve banka hesap bilgileri vs) istenilmesi, ibrazı hâlinde yol ve yemek ücreti ödemelerinin yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, banka hesap bilgilerinin sunulması durumunda ilgili banka hesap özetlerinin de dosya arasına alınması gerektiği- Ödenecek yol ve yemek ücretlerinin miktarının belirlenememesi hâlinde, ilgili oda ve kurumlara müzekkere yazılarak, davacının çalıştığı döneme ilişkin her yıl için ayrı ayrı gidiş ve geliş toplu taşıma ücreti sorulması, yine davacının çalıştığı döneme ilişkin her yıl için ayrı ayrı günlük yemek ücreti konusunda emsal ücret araştırması yapılarak hüküm kurulması gerektiği-
9. HD. 04.11.2021 T. E: 11064, K: 15345-
Önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olmasının, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermeyeceği- Davacının kapsamında çalıştığı hizmet alım sözleşmesi ve şartnameler doğrultusunda verilen işin ne olduğu ile asıl iş veya yardımcı iş olup olmadığının belirlenmesi gerektiği- Tanık beyanları dikkatle değerlendirilerek mümkün bulunduğu takdirde teknik bilirkişi marifetiyle işyerinde keşif icra olunması gerektiği- Verilen işin asıl iş olması halinde, İş Kanunu’nun 2. maddesi ile birlikte Maden Kanunu’nun ek 1. maddesi ile dayanağının ilgili Kanundan yer alan hükümler birlikte değerlendirilerek, özellikle “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iş” kavramı yönünden teknolojilerin karşılaştırılması, asıl işin bölünerek alt işverene verilmesinde alt işverene ait teknoloji kullanımının mutlaka daha yüksek kapasiteye sahip olması gerekmediğinin düşünülmesi gerektiği- Alt işverenin belli bir alanda uzmanlaşması ve bu alanda yeterli bir teknolojiye sahip olması halinde işletmenin ve işin gereği olarak asıl için bir bölümünün alt işverene bırakılabileceği- Verilen işin asıl iş/yardımcı iş olup olmadığı, asıl iş ise mevzuat hükümlerine göre yapılması gereken değerlendirmeden başka, davacı işçinin sözleşme ve şartnamelerle tanımlanan iş kapsamında çalışıp çalışmadığı, davacının çalıştığı sahada davalının davacı ile aynı işi yapan işçisi bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği-
9. HD. 21.10.2021 T. E: 8991, K: 14602-
Davalının asıl işi konut üretmek ise de, bu durumun işi yükleniciye gördüremeyeceği anlamına gelmediği- Somut davada, konut inşaatı işinin çevre düzenlemesi dahil tümüyle davalı şirkete ihale edildiği, işin bölünerek verilmesi söz konusu olmadığı gibi, kendisinin bu işte işçi çalıştırmadığı; işin sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının denetimi için personel bulundurmasının 'asıl işveren' olduğu sonucunu doğurmayacağı, denetim yetkisini aşan ve işveren olarak kabulünü gerektiren yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının 'ihale makamı' olduğu-
9. HD. 20.10.2021 T. E: 10513, K: 14582-